Ayın en iyi vizyon filmleri

Bu ay vizyona giren en iyi filmleri derledik

Reklâm

Vizyondaki en iyi filmler

  • Film
Hızlı ve Öfkeli: Hobbs ve Shaw
Hızlı ve Öfkeli: Hobbs ve Shaw
Meşhur aksiyon serisi ‘Fast & Furious’un spin-off projesi olan filmin oyuncu kadrosu gerçek bir yıldızlar geçidi: Jason Statham, Dwayne Johnson, Idris Elba ve ‘The Crown’ dizisinde canlandırdığı Prenses Margaret karakteriyle tüm dünyada adını duyuran Vanessa Kirby göze çarpıyor kadroda. Filmin yönetmeni ise ‘John Wick’ (2014), ‘Atomic Blonde / Sarışın Bomba’ (2017) ve ‘Deadpool 2’ gibi aksiyon filmleriyle rüştünü ispat eden David Leitch. İngiliz bir kaçak olan Shaw, İngiliz kanun adamı Hobbs’a suikast düzenlemeye çalışır ancak başarılı olamaz ve Hobbs tarafından hapse gönderilir. İkili, her ne kadar birbirlerine tamamen zıt karakterlere sahipmiş gibi görünseler de, derinlerde benzer özelliklere sahiptir. Zamanla birbirine saygı duymaya başlayan ikili, dünyayı tehlikeye sokan biyolojik bir tehdide karşı güçlerini birleştirmek durumunda kalacaktır. Aksiyon sinemasının usta oyuncuları Jason Statham ve Dwayne Johnson’ı bir arada izlemek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat.
  • Film
Yüzleşme (Grâce à Dieu)
Yüzleşme (Grâce à Dieu)
Fransız sinemasının en üretken isimlerinden biri kesinlikle François Ozon. Sizin en sevdiğiniz Ozon filmi hangisi? ‘8 femmes / 8 Kadın’ (2002), ‘Swimming Pool / Havuz’ (2003) gibi daha eski sayılabilecek işleri mi yoksa yenilerden ‘Jeune et Jolie / Genç ve Güzel’ (2013), ‘Frantz’ (2016) gibi filmleri mi? Usta yönetmen şimdi hassas bir konuya değinen son filmi ‘Grâce à Dieu’ ile çıkıyor karşımıza. Prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan ve festivalden Jüri Büyük Ödülü’yle dönen filmin başrolündeki Melvil Poupaud’yu Xavier Dolan’ın ‘Laurence Anyways’inden (2012) gözünüz ısırıyor olabilir. Gerçek bir olaydan esinlenen film, Katolik din adamlarının istismarına maruz kalmış mağdurların hikayesini konu ediniyor. Üç eski mağdur Alexandre, François ve Gilles kendilerini istismar eden rahibin hâlâ kilise bünyesinde çocuklarla çalıştığını öğreniyor. Artık suskunluklarını bozmaya karar veren üçlü bir araya gelerek yıllardır ertelenen yüzleşme için hazırlanıyor. Ozon, temsili son derece zor bir konuyu, kendine has dokunaklı sinema diliyle ele almayı başarmış.
Reklâm
  • Film
Elveda Oğlum
Elveda Oğlum
Bu seneki Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışan ve En İyi Erkek ve Kadın oyuncu dallarında ödül kazanan ‘Di jiu tian chang’in yönetmen koltuğunda, günümüz Çin sinemasının önemli yönetmenlerinden biri olan Xiaoshuai Wang oturuyor. 1980 yılından günümüze uzanan bir Çin portresi çizen yönetmen, ülkedeki tek çocuk politikasının insanlar üzerindeki yaralayıcı etkisini gözler önüne seriyor. Yaoyun ve Liyun çifti, oğullarını bir kazada kaybetmelerinin ardından büyük şehre taşınırlar. Ancak şivesini bile anlayamadıkları şehirde istedikleri hayatı bulamazlar. Evlat edindikleri oğullarının başına gelen olay, çiftin geçmişlerini yeniden gözden geçirmelerine neden olacaktır. Çin’de gerçekleşen hızlı ekonomik büyüme süreci sonrasında insanların yaşadıkları dönüşümü, aile ve arkadaşlık kavramlarıyla beraber ele alan film dokunaklı hikayesiyle ve naif üslubuyla dikkat çekiyor.
  • Film
Kurmacayla gerçeği birleştiren ‘Once Upon a Time ... in Hollywood’, tarihteki dehşet verici olayların içine hayali karakterler yerleştiriyor. Aynı zamanda Los Angeles’a yazılmış bir aşk mektubu olan ve Tarantino’nun en olgun işlerinden biri olarak görülen film; yönetmenin güçlü hikaye anlatıcılığını ve ustalıklı zanaatını, Leonardo DiCaprio ve Brad Pitt’in dikkat çekici performanslarıyla bir araya getiriyor. Tarantino, filmi Charles Manson cinayetleriyle -spesifik olarak 1969’taki Sharon Tate cinayetiyle- başlatıyor ve hikayeyi kendi versiyonuyla yeniden anlatıyor. Filmdeki ana hikaye ise Rick Dalton adındaki duygusal bir televizyon oyuncusuyla onun dublörü, şoförü ve arkadaşı olan Cliff Booth arasında arkadaşlığı ele alıyor. DiCaprio ve Pitt ikilisinin enerjisi, ‘Pulp Fiction / Ucuz Roman’ın (1994) efsanevi ikilisi John Travolta ve Samuel L. Jackson’ı akıllara getiriyor. Filmin Tarantino’nun eski filmleriyle de pek çok benzerliği var. Tarihi gerçeklere aykırı bir ‘aşırı şiddet’ gösterisi olarak ‘Inglourious Basterds / Soysuzlar Çetesi’ni (2009) andıran filmde, Tarantino’nun ‘Django Unchained / Zincirsiz’ (2012) ve ‘The Hateful Eight’te (2015) gördüğümüz western aşkına ve ‘Death Proof / Ölüm Geçirmez’deki (2007) dublör temasına da rastlamak mümkün. 
Reklâm
  • Film
New York’ta Yağmurlu Bir Gün
New York’ta Yağmurlu Bir Gün
Woody Allen’ın son filmi ‘A Rainy Day in New York’ Timothée Chalamet, Selena Gomez, Elle Fanning, Jude Law ve Rebecca Hall gibi yıldız isimlerin yer aldığı oyuncu kadrosuyla dikkat çeken bir komedi. Hafta sonu gezmek için New York’a giden bir çiftin hikayesine odaklanan filmin senaryosu da Allen’a ait. ‘A Rainy Day in New York’ özellikle yönetmenin son dönem filmlerinden ‘Midnight in Paris / Paris’te Gece Yarısı’ (2011) ve ‘To Rome with Love / Roma’ya Sevgilerle’yi (2012) hatırlatan bir mizahi üsluba sahip. Bu filmde de karakterler şehrin farklı köşelerinde dolaşıyor ve beklenmedik olaylarla karşılaşıyorlar. ‘A Rainy Day in New York’ aslında 2017 yılında tamamlanmıştı ancak #MeToo hareketinn tetiklediği ve Woody Allen’ın da adının geçtiği tartışmaların ardından Amazon Stüdyoları filmin vizyonunu ertelemişti.
Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm