[title]
Satrançla biraz haşır neşir olanlar, Bobby Fischer’ın ismini mutlaka duymuşlardır. Sovyetlerin satrançta dünyanın geri kalanını ezip geçtiği yıllarda, adı sanı duyulmamış gencecik bir Amerikalı ortaya çıkar ve büyük usta Boris Spassky’ye kafa tutar. Soğuk Savaş’ın etkisinin her alanda hissedildiği 1972 yılında, ikili arasında, daha sonradan ‘yüzyılın satranç karşılaşması’ olarak anılacak bir müsabaka düzenlenir. Bobby Fischer kazanırsa dünya şampiyonu unvanını Spassky’nin elinden alacaktır. Amerikan medyası bu fırsatı kaçırmaz ve olayı Sovyetleri dize getiren genç bir Amerikalı dâhinin öyküsüne çevirir. Satranç meraklısı herkesin iyi bildiği üzere, Fischer gerçekten de bir dâhidir. Görülmemiş stratejilerle, oyunun tarihini tümden değiştirecektir. Ancak Fischer sosyal açıdan bir o kadar felakettir. Medyanın onu nasıl pazarladığı umurunda değildir. Onun tek amacı rakibini alaşağı etmektir.
Örümcek Adam’la özdeşleşen Tobey Maguire’ı Fischer rolünde izlediğimiz ‘Pawn Sacrifice’ı, ‘The Legends of the Fall / İhtiras Rüzgarları’ (1994) ve ‘The Last Samurai / Son Samuray’ (2003) gibi epik filmlerden tanıdığımız Edward Zwick yönetiyor. Fischer’ın dramatik iniş çıkışlarla dolu hayatını Zwick’ten beklenecek bir duygusal yoğunlukla perdede görmeyi bekleyebiliriz. Film, Hollywood’dan çıkma biyografileri yineleyen risksiz üslubuyla eleştiri oklarının hedefi olsa da, Bobby Fischer’ın insana heyecan veren hayat hikâyesini izlemek her türlü davetkâr. Abbas Bozkurt