[title]
‘The Full Monty / Anadan Doğma’ (1997), ‘Billy Elliot’ (2000) ve ‘Made in Dagenham / Kadının Fendi’ (2010) gibi İngiliz işçi sınıfı filmlerinin izinden giden ‘Onur / Pride’, 1984 yılında yaşanan gerçek bir olaydan esinlenilerek çekilmiş. Margaret Thatcher’ın muhafazakâr politikaları işçilerden eşcinsellere birçok farklı grubun hayatını dar etmektedir. Londra’da örgütlenen bir grup LGBT, işçilerin de tıpkı kendileri gibi hak mücadelesi verdiğini görünce onlara destek olmaya karar verir. Galler’deki bir kasabada grevde olan maden işçilerine para toplamaya başlayan aktivistler ve işçiler arasında beklenmedik bir dayanışma doğacaktır.
Geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’ndeki gösteriminin ardından, İstanbul Onur Yürüyüşü’nün hemen öncesinde vizyona giren ‘Pride’ birçok farklı karakter barındıran öyküsünün çatısını eşcinselliğini yeni keşfeden Joe’nun kendisini keşfetme süreci üzerine kuruyor. Aktivist Mark’ın önderliğinde işçilere yardım toplamaya başlayan örgütün bir parçası haline gelen Joe, ailesinden kimliğini saklamaya çalışırken yepyeni bir ailenin üyesi oluyor. LGBT bireyler, maden kasabasını ziyaret ettiklerinde taşranın muhafazakâr yüzüyle de mücadele etmeleri gerektiğini fark ediyorlar. Fakat işçilerin ve LGBT aktivistlerinin bir araya gelmesi önyargıları kırmaya hatta kasabadaki kimi gizli eşcinsellerin kimliğini açık etmesine de neden oluyor. Sınıfsal konumu, etnik kimliği ya da cinsel yönelimi nedeniyle birbirinden ayrıştırılmaya çalışan ezilenlerin bir araya gelip direnince nasıl kazanımlar elde edebildiğini coşkulu bir dille anlatan ‘Pride’ geniş kitlelerin rahatça içine girebileceği ve zevkle izleyeceği bir film. Komedi ve dramı başarılı bir şekilde harmanlayan filmin son bölümü seyircinin içine umut aşılayacak kadar güçlü ve etkileyici. ‘Pride’, sinema salonunda kalabalık bir kitleyle izlendiğinde etkisini birkaç kat artıracak bir ‘kendini iyi hisset’ filmi. ‘Pride’ın konu ettiği hareketin gerçek kahramanlarından Gethin Roberts ile röportajımızı okumak için tıklayın.