[title]
Her yıl yeni bir film kuralını yine bozmadı Woody Allen. Yönetmen, 2007 yapımı ‘Cassandra’s Dream / Cassandra’nın Rüyası’ndan beri ilk defa öyküsünün merkezine trajik bir erkek kahraman yerleştiriyor. Allen’ın ‘Crimes and Misdemeanors / Suçlar ve Kabahatler’ (1989) filmini de hatırlatan ‘Irrational Man’, Doğu Yakası’nda bir üniversitede tuhaflığı ve kadınları baştan çıkarmasıyla ünlü felsefe profesörü Abe’in öyküsünü anlatıyor. Fakat şöhretinin aksine Abe, sarhoş ve depresif biri. İlgi gördüğü iki kadın var: Onunla yatmak isteyen iş arkadaşı Rita ve Abe ile platonik bir aşk yaşadığını iddia eden Jill. Abe kendini işe yaramaz ve yolunu kaybetmiş hissediyor. Herkesten habersiz, mükemmel bir suç işlemeyi planlarken tekrardan hayata tutunmaya başlıyor.
Her şey aslında çok tanıdık: Acı çeken bir dahi ve ona ilgi duyan genç bir kadın. Öykü oldukça iddialı ve bunaltıcı bir yöne doğru evrilirken, cinayet işlemek varoluşsal bir tartışma konusuna dönüşüyor. Dünya anti kahramanımızın üzerine yıkılmaya başlıyor. ‘Irrational Man’de, Allen’ın standartlarına göre daha dağınık ve durgun bir taraf var. Bazen de her şey Allen hayranlarını tatmin edecek kadar basit. Joaquin Phoenix’in filmin ilk kısmında canlandırdığı darmaduman karakterin enteresanlıklarına rağmen, filmin enerjisi oldukça düşük. Neyse ki Emma Stone’un performansı hayat dolu. Phoenix’in oyunculuğu ise Abe’in coşkulu olduğu sahnelerde iyiye gidiyor.
Parker Posey ise ne yazık ki Abe’i gözüne kestiren sarhoş ve zeki kadın rolünde senaryonun zaafına kurban oluyor. Allen’ın filmlerinde tutturduğu absürt ton bu sefer kimi yerlerde sınırı aşıyor. ‘Irrational Man’ dikkate değer bir Allen filmindense, yönetmenin filmografisindeki ortalama işlerden biri olarak zihinlerde yer ediyor. Dave Calhoun