[title]
Michael Dudok de Wit’in zarif bir sadeliğe sahip bu diyalogsuz animasyonu, izleyiciyi kelimenin tam anlamıyla büyülüyor. Issız bir adanın küçük bir parçasında geçen hikâyesiyle ve kendisine özgü çekici renkleriyle sizi şaşkınlığa uğratacak bir film ‘La tortue rouge’. Bu renklere kıyıların turkuazı, şafağın öfkeli pembesi, ormanın zeytin yeşili ve yıldızlı gecelerin siyah beyazı da dahil. İlk dakikalarda, sıradan bir hayatta kalma mücadelesine tanık olacağınız hissine kapılabilirsiniz. Tanıdık bir erkek figürü sahilde hayatına devam etmeye çalışmaktadır. Yengeç avlar, meyve toplar, tatlı su kaynağını keşfeder, yağmurun günlük yağış düzenini öğrenir ve bir mağarada kayıp düşerek ölmekten son anda kurtulur. Hiç arkadaşı yoktur. Yıkık dökük sandalıyla suyun üzerinde salınırken karakterinin çaresizliğini sonuna kadar hissedebilirsiniz. Filmin başarısının sırrı da tam olarak yönetmenin duygularımızı sofistike bir biçimde yönlendirmesinde yatıyor aslına bakarsanız. Önce dehşet, sonrasında suçluluk duygusu ve finalde umut... Kısaca hayata dair şey. ‘La tortue rouge’un Studio Ghibli’nin ortak yapımcılığıyla çekildiğini de not düşelim.
La tortue rouge (Kırmızı Kaplumbağa) 17 Mart'ta vizyonda.