[title]
Bu yıl Venedik Film Festivali’nde yarışan Fatih Akın imzalı ‘The Cut’, yedi farklı ülkeden ortak yapımcıların bir araya gelerek hayata geçirdiği bir film. Başrolünde 2009 yapımı ‘A Prophet (Un Prophète) / Yeraltı Peygamberi’nden tanıdığımız Tahar Rahim var. Yıl 1915, yer Mardin. Osmanlı askerleri bir gece Mardin’deki tüm Ermeni erkekleri toplar. Toplanan erkekler arasında demirci Nazarat Manukyan da vardır. Şans eseri öldürülmekten kıl payı kurtulan Nazarat, askerlerin elinden kaçmayı başarır. Yıllar sonra iki kızının hayatta olduğunu duyan Nazarat onları bulmak için Küba’dan Mezopotamya çöllerine dek uzanacak bir yolculuğa çıkacaktır.
‘The Cut’ 1915 olayları esnasında hayatta kalmayı başaran Ermeni bir adamın gözünden birçok farklı mekânda geçen ve uzun yıllara yayılan epik bir öykü anlatıyor. Görkemli bir tarihî film olma çabası içerisine girse de çıkan ilk eleştiriler Akın’ın bu ölçekteki bir projenin altından kalkamadığını gösteriyor. Akın’ın anaakım seyircinin de rahatlıkla içine girebileceği bir öykü anlatmaya çalışırken yüzeyselleşme tuzağına düştüğü söylenenler arasında. Tüm bunlara rağmen Ermeni meselesinin kamuda tartışılmasına vesile olabilecek filmin tarihi önemi her türlü estetik zaafının önüne geçecek kadar güçlü.