[title]
Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar’a aday olan ‘Monsieur Lazhar’ (2011) ile adını duyuran Philippe Falardeau, Oscar başarısının ardından Hollywood’a transfer oldu ve ‘The Good Lie’ ile ilk stüdyo filmine imza attı. Gerçek bir olaydan esinlenilerek çekilen ‘The Good Lie’, Sandra Bullock’a Oscar kazandıran ‘The Blind Side’a benzer bir öyküye sahip.Film, Sudan’daki savaştan kaçıp, ABD’ye mülteci olarak yerleşen üç Sudanlı gencin, iş bulma kurumunda çalışan genç bir kadının yardımıyla hayatlarına yeniden başlamalarını anlatıyor. Sudan’daki savaşın ardından binlerce mülteciyi kabul eden ‘beyaz’ ABD’nin Afrikalıların hayatına dokunmasını ele alan yapımı beyazların günah çıkarttığı bir filmi olarak görebiliriz. Beyaz ve güzel bir kadının Afrikalı Amerikalı bir gencin hayatını değiştirmesini anlatan ‘The Blind Side’ gibi, ‘The Good Lie’ da toplumsal hassasiyetler barındıran biröykü anlattığını zannederken aslında Batı kültürünü yücelten bir yere savruluyor. Anlatının ideolojik boyutlarına fazla takılmayan izleyiciler için ilgi çekici olabilir.