[title]
Cannes Film Festivali’nin en beğenilen filmlerinden biri olmasına rağmen yarışmadan eli boş dönen ‘Two Days, One Night’ Dardenne Kardeşler’in en iyi filmlerinden biri. Hem fiziksel hem de ruhsal hastalıklarla boğuşan Sandra işten izin almış ve uzun süre çalışamamıştır. Sandra yokken işin 17 yerine 16 işçiyle de yapılabildiğini gören patronlar, Sandra’yı işten çıkarmaya karar verir. Bu haberi alınca bir kere daha yıkılan Sandra 16 iş arkadaşını alacakları primden vazgeçirirse işe tekrardan geri alınacaktır. Böylece bütün hafta sonunu iş arkadaşlarını alacakları primden vazgeçirmeye çalışarak geçirir Sandra. Dardenne’ler bir kadının işini kaybetmemek için verdiği mücadeleyi her zamanki realist üsluplarıyla, kameralarını Sandra’nın dibinden bir saniye olsun ayırmadan anlatıyorlar. Sandra, iş arkadaşlarını ziyaret ettikçe biz de işçi sınıfından farklı insanların hayatlarına dâhil oluyor ve hepsinin derdine ortak oluyoruz. Bireyselliğe karşı birlikte mücadeleyi ve pes etmemeyi yücelten film aynı zamanda depresyonun bir burjuva hastalığı olmadığını, işçi sınıfının da varoluşsal bunalımlar geçirebileceğini göstererek büyük bir ön yargıyı da kırmaya çabalıyor. Duygusal anlamda oldukça hassas olan Sandra’nın dönüşümünü etkileyici bir şekilde ortaya koyan Marion Cotillard ise yılın en iyi performanslarından birini veriyor.