Godzilla

Sinema tarihinin en ünlü canavarlarından Godzilla 1954 yapımı ilk filmin ardından defalarca beyaz perdede boy gösterdi. Japonya’nın 2. Dünya Savaşı esnasında yaşadığı yıkımın bir metaforu olarak okunan Godzilla 1998 yılında Ronald Emmerich yönetimindeki filmle Hollywood’a da transfer olmuştu. Orijinal filmlerin fan’larını tatmin etmeyen ve oldukça basite indirgenen bu ilk Amerikan uyarlamasının ardından ABD’de çekilen ikinci ‘Godzilla’ filminin daha umut verici olduğu söyleniyor. Japonya yapımı ilk ‘Godzilla’ filmiyle tematik anlamda bağkurmaya çalışan yeni film, nükleer bir deneyin ardından okyanusta ortaya çıkan dev bir kertenkelenin San Francisco’da sebep olduğu yıkımı anlatıyor. 1954 yılında yarattığı ilk dehşetin ardından bu filmde yeniden doğan ‘Godzilla’nın öyküsü bir ailenin hayatta kalma mücadelesi etrafında şekillendirilmiş. Projenin umut vaat etmesinin en önemli nedenlerinden biri ise ilk filmi ‘Monsters / İstila’ (2010) ile düşük bütçeyle bir felaket filmin altından kalkmayı başarmış olan Gareth Edwards’ın yönetmen koltuğunda oturması. Filmin ayrıca yıldızlardan oluşan uluslararası bir oyuncu kadrosuyla çekilmesi de oldukça dikkat çekici. Projenin oldukça seçici olduğunu bildiğimiz birçok oyuncuyu bir araya getirebilmesi filmin en azından kağıt üzerinde işlediğine dair bir umut vaat ediyor.

UZUN LAFIN KISASI Yeni ‘Godzilla’nın sinema tarihinin bu efsane karakterine nasıl bir yorum getirdiği büyük merak uyandırıyor.