[title]
Senaristlikten yönetmenliğe geçen James Vanderbilt ilk uzun metrajı ‘Truth’ta, eski usul bir politik gerilime imza atıyor. 2004 yılında, CBS’in sevilen spikeri Dan Rather’ın sunduğu bir programda George W. Bush’un askerlikten kaçtığına dair belgelerin yayınlanması, spikerin blogger’lar ve sağcı medya tarafından linç edilmesine neden olmuştu. Fakat film Dan Rather’ın öyküsüyle pek ilgilenmiyor. ‘Truth’, bu olay yaratan gerçeği ortaya çıkardığı için beyaz zengin adamlar tarafından hayatı dar edilen yapımcı ve muhabir Mary Mapes’in hikâyesinin peşine takılıyor.
Filmin ilk bölümünde, Mapes ve takımının haberi kamuyla paylaştıktan sonra yaşadıkları oldukça dinamik bir şekilde anlatılıyor. Film son kısımda farklı bir yöne direksiyon kırıyor. Kendi paçasını kurtarmaya çalışan CBS hukuk departmanının Mapes’i cadı avına çıkanlara kurban vermek istemesi öyküdeki gerilimi yükseltiyor. Bu bölüme kadar çok fazla ön plana çıkmayan Blanchett, bir anda yardımcı oyuncuların hepsini gölgede bırakarak perdede parlıyor ve filmi tek başına sürüklemeye başlıyor. Bu da filmi bilindik bir dramdan öteye taşıyarak daha etkileyici ve akılda kalıcı hale getiriyor. Tom Huddleston