[title]
Melankolik suç dramı ‘Legend’, bizi Londralı gangsterler Ronnie ve Reggie Kray’in altın çağını yaşadığı 1960’lı yılların ortasına götürüyor. İkiz kardeşler o zamanlar Batı Yakası’ndan Doğu Yakası’na tüm şehre hükmediyorlardı. Gece kulüplerini yönetiyor, şantaj yapıyor, güney Londra’daki Richardson ailesiyle savaşıyor, Amerikan mafyasıyla flört ediyor ve ömür boyu hapse mahkûm olabilecekleri cinayetler işliyorlardı.
Kariyerinin en iyi performanslarından birini veren Tom Hardy, ikiz kardeşleri canlandırıyor. Hardy’nin iki karaktere de hayat vermesi filmde basit bir numaranın ötesine geçiyor. Beynin bir tarafını diğer tarafıyla güreşirken izliyoruz, hatta bir sahnede Hardy’nin canlandırdığı iki karakteri birbiriyle gerçekten dövüşürken de görüyoruz. İkiz kardeşler birbirlerinden oldukça farklı: Ronnie deliliğin ve paranoyanın sınırlarında dolaşırken, hassas kardeşini korumaya çalışan Reggie dik duran, sert mizaçlı bir karakter.
Film, ‘L.A. Confidential / Los Angeles Sırları (1997)’ ve ‘Mystic River / Gizemli Nehir’in (2003) senaristi Amerikalı Brian Helgeland tarafından yazıp yönetilmiş. Yönetmen, kardeşlerin hikâyesini göz alıcı bir şekilde anlatırken, bütün o gösterişi iğnelemeyi de başarıyor. Filmin başlarında, kardeşlerin işlettiği barda geçen ustaca çekilmiş bir uzun planda, Reggie bir yandan narin kız arkadaşı Frances ile yemek yerken bir yandan da arka odada kanlı işlerle meşgul oluyor. Bunun gibi tezatlar tarihsel gerçeklerle de uyuşuyor: Ronnie psikopat bir katil ve cinsel kimliğini saklamayan bir eşcinseldi; ikisi her ne kadar beraber hareket eden caniler olsa da birbirlerini öldürmenin eşiğine gelecek kadar gözleri karaydı. Hardy izleyiciyi güldürmeyi de başarıyor, Kray kardeşlerin grotesk ve gülünç karakterlerine hayat verirken oldukça eğleniyor.
Hardy’nin ikiz kardeşleri oynamasının yarattığı cazibenin yanında, Helgeland ‘Legend’ı umutsuz bir aşk hikâyesi etrafına kuruyor. Filmin başında Reggie’nin Frances ile buluşmasını izlerken, son kısımda evliliklerinin nasıl sona erdiğini görüyoruz. Frances, maçoluğun karizmasını çizerek öyküyü anlatıyor. Bu, film için hayli zekice bir tercih. Bize bir hikâye izlediğimizi, gerçeğin ta kendisini anlatan bir biyografi izlemediğimizi hatırlatıyor.
‘Legend’ Kray’lerin efsanevi hikâyesiyle çoğu zaman eğlenceli bir şekilde oynuyor. Onları ilham aldıkları Amerikalı gangsterlermiş gibi tasvir ediyor ve hayallerinin neden ve nasıl suya düştüğünü gösteriyor. Filmin sonunda kara filmleri hatırlatan bir kadrajda, Reggie doğu Londra’da kanalın kenarında tek başına yürüyor. Reggie davadan paçayı kurtarmış olsa da, güneş doğunca partinin yakında biteceğini de hissediyoruz. Dave Calhoun