[title]
Kısa filmleriyle birçok festivalden ödüllerle dönen Erol Mintaş’ın ilk uzun metrajı ‘Annemin Şarkısı’ Saraybosna Film Festivali’nden En İyi Film ödülünü kapmıştı. Tarlabaşı’nda yaşayan Ali ve annesi Nigar kentsel dönüşüm nedeniyle şehir dışında bir toplu konuta yerleştirilir. Nigar herkesin köyüne döndüğünü düşünmekte ve memleketine geri dönmek istemektedir. Ali ise annesini mutlu etmek için elinden geleni yapmaya çalışır fakat Nigar kendini eve hapsolmuş hissetmektedir. Kız arkadaşının hamile kaldığını öğrenen Ali iki kadının arasında kalacaktır. Kürt sinemasında görmeye pek alışkın olmadığımız bir şehir hikâyesi anlatan ‘Annemin Şarkısı’ Kürt meselesinin sadece kimlik boyutuna değil sınıfsal boyutuna dair de söz söylemeye çalışan bir film. Kendi coğrafyasından kopup büyük şehirde yaşamak zorunda kalan Kürtlerin şehirdeki yaşama ayak uydurmaya çalışırken kültürlerinden uzaklaşmasını da anlatan filmin ana karakterinin entelektüel bir Kürt olması da önemli bir tercih. Şehirli bir entelektüel olması Ali’nin annesi Nigar ile yaşadığı çatışmayı bir nesil çatışmasının ötesinde kültürel bir çatışmaya da dönüştürüeyor. Zaaflarıyla, yaptığı fedakârlıklarla, iç çatışmalarıyla Ali oldukça derinlikli bir karakter olmasına rağmen filmdeki yan karakterler için aynı şeyi söylemek oldukça zor. Diğer yandan filmin öykü ilerledikçe temposunun düşerek olay örgüsünün zayıflamaya başlaması da anlatının ritmine zarar veriyor. ‘Annemin Şarkısı’ kimi aksaklıklarına rağmen olgun tavrı ve yer yer etkileyici anlarıyla iyi bir ilk film. Sansür tartışmaları nedeniyle geçtiğimiz ayın gündeminde olan Altın Portakal Film Festivali’nden de En İyi İlk Film dahil dört ödülle döndüğünü ekleyelim.
Erol Mintaş röportajı
İstanbul’da yaşayan ve kentsel dönüşümle hayatları değişen Kürt bir anne-oğlun hikâyesini anlatan film 'Annemin Şarkısı'nın yönetmeni Erol Mintaş'la konuştuk.