[title]
Yakın bir gelecekte, Kuzey Amerika’daki Panem adı verilen post-apokaliptik bir diyarda geçen ilk film ‘The Hunger Games’, bizi 16 yaşındaki Katniss Everdeen (Jennifer Lawrence) ile tanıştırmıştı. ‘Winter’s Bone / Gerçeğin Parçaları’ (2010) ile büyük çıkış yapan Jennifer Lawrence’ın Hollywood’un en çok aranan genç kadın oyuncularından biri haline gelip, ardından ‘Silver Linings Playbook / Umut Işığım’ ile Oscar’a uzanmasını sağlayan yolculukta da, ‘The Hunger Games’ ile yakaladığı şöhretin etkisi büyük oldu. Panem’in farklı bölgelerinden 12-18 yaşları arasındaki kız ve erkek çocuklarının kurayla seçilip ölümüne bir mücadeleye tutuşturulmasına ve epey kanlı olan bu mücadelenin televizyondan canlı yayınlanmasına dayanan ‘The Hunger Games’, günümüz reality şovlarını eleştiren alt metinleri ve Yunan mitolojisi gibi kaynaklardan beslenen öyküsüyle oldukça olumlu eleştiriler almış, gişeyi de sallamıştı. Collins’in kaleme aldığı üçlemenin ikinci ayağı olan ‘The Hunger Games: Catching Fire’, Katniss Everdeen and Peeta Mellark’ın 74. Açlık Oyunları’nı kazanmalarının ardından Panem’de çıkan ayaklanmanın neticesi olarak, Panemi yöneten Capitol’ün isyandan ikisini sorumlu tutmasını ve onları hedef almasını anlatıyor. Panem’in totaliter rejimine karşı sokakta çıkan ayaklanmalar üzerine kurulu olan bu devam filmi, politik alt metinleriyle ilk film kadar dikkat çekecektir. Philip Seymour Hoffman, Donald Sutherland ve Woody Harrelson gibi usta oyuncuların varlığı da filme çok şey katmış gözüküyor. Serinin üçüncü ve son kitabı olan ‘The Hunger Games: Mockingjay’in de iki bölüm halinde beyazperdeye uyarlanacağının ve çekimlere başlandığının müjdesini de verelim.
Uzun lafın kısası: Popüler bilimkurgu sinemasına yeni bir soluk getiren serinin bu ikinci filmi ilkinden daha bile sıkı gözüküyor. Serinin hayranlarının gözü aydın!
Filmin yıldızı, Hollywood'un taze Oscarlı gözdesi Jennifer Lawrence ile Time Out Melbourne'un yaptığı röportaja da bir göz atın.