İstanbul’un en iyi hamburgercileri 2

  Nedir? Burger konusunda çıtayı yükselten bir restoran. Neden gitmeli? Flintstone burger denemek için.  Caddebostan’da açılan Tusa & Co. dünyadaki farklı gastronomi kültürlerini bir arada sunmayı ilke edinmiş bir mekan. Yemeği her tür sosyal etkileşimin ortak unsuru olarak görüyorlar, bu sebeple mekanı insanların bir arada olmalarını kutlayacak bir anlayışla kurgulamışlar. Dış kısımdaki masaları birbirine yakın yerleştirerek müşteriler arasında yakınlık kurmuşlar örneğin. Ayrıca güncel yeme-içme trendlerini yorumlayıp harmanlayarak kendi kimliklerini oluşturmuşlar. Menüdeki seçenekleri, bu ara çok revaçta olan sokak yemeği sunumlarını anımsatan bir tarzda sunuyorlar. Kadıköy’deki Mini Eatery’nin yönetici şefi olan Korhan Gülsoy buradaki mutfağın da başında. Hitap etmeyi arzuladıkları kitleyi bulabildikleri için seçmişler Caddebostan’ı. Alışılageldik malzemeleri farklı ülke mutfaklarına has tekniklerle hazırlıyorlar ve sofistike beklentileri olan müşterileri tatmin etmeyi amaçlıyorlar. Kadıköy’deki kendi imalathanelerinde hazırladıkları ekmekleri kullanarak yaptıkları flintstone burger (59 TL) menünün yıldızı. Altı saat ağır ateşte pişmiş kaburga, kemiğiyle beraber yerleştiriliyor hamburger ekmekleri arasına. Chili cheese & fries (29,50 TL) de menünün bir diğer dikkat çeken seçeneği. Eritilmiş peynirli patates kızartmasının üstüne tandırda döş! Enfes bir lezzet. Japon usulü kızartılmış karnabahar tempura (29 TL) ile aşinası olduğunuz bu sebzeyi tüketmenin yaratıcı bir yol

Şehrin en iddialı burgercilerinden biri olan Zula’nın yaratıcıları deneyimli ve yetenekli şefler Cihan Kıpçak ve Üryan Doğmuş. Harbiye’nin arka sokaklarından birinde açıldıktan sonra şöhreti kulaktan kulağa yayılan Zula, bir süre önce Kanyon’da da bir şube açtı. Klasik burgerlerinde  cheddar, karamelize soğan, turşu relish ve trüflü mayonez yer alıyor. Köfte ne kalın, ne de ince sayılır. Yumuşak ekmeklerinin arasında aksini belirtmediğiniz sürece iyi pişmiş ama sulu köfteler bulacaksınız. Karamelize soğan ve soslar arasındaki dengeler iyi kurulmuş, bu sayede köfteyi bastıran bir lezzet hissetmiyorsunuz.

Şehrin en gözde semtlerinden biri olan Karaköy’de bulunan Muhit, tarihi binayla renkli bir tasarımı buluşturuyor. Her ne kadar Muhit’in enfes tostları ve dört başı mamur kahvaltıları dilden dile dolaşsa da hamburgerlerini de es geçmemek lazım. Kısa ama öz bir hamburger menüsü mevcut Muhit’te. Patates kızartması ve turşu ile servis edilen hamburger 150 gr’lık köftelerle yapılıyor. Mekânın özel lezzeti Muhit Smoked Burger ise tütsülenmiş dana bacon’ın cheddar peyniri ile birleştiği enfes bir lezzet, yemeyen bin pişman.

2001 yılında New York Madison Square Park’ta açılan bir hot dog standından, açık olduğu saatlerde kapısından kuyruğu eksik olmayan bir hamburger devine dönüşen Shake Shack Türkiye’deki ilk şubesini Mayıs sonunda İstinyePark’ta açtı.   MENÜDEN Shake Shack single 13 TL Shake Shack double 18 TL Hot dog 8 TL Cheese Fries 9 TL Shakes 11 TL Shake Attack (concrete) ( single) 9 TL Shake-make Lemonade regular 6 TL Shake-make Lemonade large 7 TL

Sokak lezzetlerine fine dining nitelikler eklemek bir nevi sanat. Herkesin bildiği lezzetler Snob Street Food Bar’da kendine has bir havaya bürünüyor. Örneğin burada şaşlık karamelize soğan ve maydanoz pesto ile servis ediliyor. Snob Dogg gibi yaratıcı bir isimle sosise de karakter kazandırmışlar. Humus ve cheddar ile karşı konulamaz bir hale getirdikleri satır sucuk dürümün baştan çıkaran kokusu burnumuzda tütüyor.

Bildiğimiz dürümü gastronomik bir bakış açısıyla yeniden yorumlayan Basta ile henüz tanışmadıysanız, çok şey kaybediyorsunuz. Fine-dining dünyasında deneyimli şefler Kaan Sakarya ve Derin Arıbaş’ın açtığı mekanda sucuklu, dana etli, tavuklu, kuzu etli ve vejetaryen dürüm seçenekleri var.

Eat Box’ı kısaca “One man show” olarak tanımlayabiliriz. Mekânın fikir babası, sahibi, aynı zamanda şefi ve zaman zaman garsonu olan Eren Bursalıgil hayatta ne yapmak istediğine çocukken karar verebilmiş şanslı azınlıktan. Evdesiniz ve karnınız aç. İnternetten sipariş vermeden, üzerinizdeki şort, tişört ve parmak arası terlik kombinasyonundan vazgeçmeden hava alma hevesindesiniz. Hani öyle bir yer olsa ki gittiğinizde mahalleden tanıdık birkaç simayı da görebilseniz, sahibini tanıyor olsanız, o da sizi “Ne istersiniz?” sorusuyla muhatap etmeden doyursa pek bir şahane olmaz mıydı? “Olurdu.” diye düşünenler için çözüm Eat Box’dan geldi. Evden fazla uzaklaşmadan karın doyurmak isteyenlere mahalle arası kebapçılarından farklı bir alternatif sunmak isteyen Eren Bursalıgil, tasarımından menüsüne, pişirmesinden servisine kadar uzanan yolda Eat Box’a gönül vermiş. İstanbul’da W Hotel Minyon, Corvus Wine&Dine gibi mekânlarda, beş yıldızlı otellerde ve Londra’daki Sofra restoranlarında işin mutfağında pişen şefimiz artık kendi yerini açma zamanının geldiğine inanmış. İstanbul’da eksikliğini hissettiği mahalle arası yeme-içme mekânlarına (yeme-içme’yi özellikle kullanıyoruz çünkü Eat Box restoran, kafe, delicatessen ve daha nicesi) bir çözüm getirmek için de yaklaşık bir ay önce Abbasağa’da Eat Box’ı açmış. Tam parkın köşesinde yer alan bu şirin mekândan size gerçekten bir samimiyet havası geçiyor. Kullanılan malzemelerden dekorasyona, servisten tada kadar her şey doğallık ve sadeli

İsim yapmış bir etçinin yanında yetişip kendi et restoranını açan ve başarıdan başarıya koşan gençlerin hikâyelerine alıştık. Elbet de bu geleneğin bir parçası. Baştan uyaralım, Elbet’te yer bulmak gerçekten zor! Zamanında Nusr-Et’te deneyim kazanan bir ekibin kurduğu Elbet, büyük etçilere göre daha butik ve samimi bir ortama sahip. İbrahim Çolak ve Elvan Şahin, 10 senelik et ve restoran tecrübelerini menüye yansıtmayı ve kısa sürede kendi müdavimlerini yaratmayı başarmış. Etlerin lezzetinin yanı sıra güler yüzlü ve ilgili çalışanları da övgüye hak ediyor. Akaretler’in bu sevimli mahalle etçisini, birkaç gün öncesinden rezervasyon yaptırarak siz de mutlaka keşfedin. Kıvanç Tatlıtuğ’dan Çağatay Ulusoy’a Elbet’e yolunu düşen ünlülerin sayısı da bir hayli fazla.