10 şehir, 10 kitap

Dünyanın dört bir yanındaki Time Out editörleri, şehirlerini tanımanıza yardımcı olacak kitapları seçti.

Reklâm

Sürekli değişen ve sonsuz çeşitlilik sunan harika şehirler edebiyata da ilham veriyor. Uluslararası seyahatlerin çoğunun durma noktasına geldiği bu dönemde, dünyanın dört bir yanındaki Time Out editörlerinden şehirlerini en iyi özetleyen kitabı seçmelerini istedik. Okuduğunuzda sizi geçtikleri şehirlere götürmesi kesin olan 10 eseri aşağıda görebilirsiniz. Bu eserlerin bazıları şehrin sadece bir arka plan olmakla kalmadığı, kendi başına bir karaktere dönüştüğü romanlar. Diğerleri ise yazar kadar kitabın geçtiği yerin de başrolde olduğu anılar. Uzun lafın kısası, şu anda dünyayı dolaşmanın yollarını arıyorsanız kendinizi sanal turlar ve güzel fotoğraflarla kısıtlamayın ve kocaman bir şehri kapsayan bu kitaplarda kendinizi kaybedin.

Rules of Civility by Amor Towles

New York: ‘Rules of Civility’, Amor Towles

New York’ta geçen birçok ünlü roman var ancak birçoğu benzer temalara sahip: Hırs, kendi yolunu çizme, New York sokaklarının katı ve aldatıcı derecede basit görünümüne rağmen her an her şeyin olabileceği fikri. Bu kategoriye dahil edebileceğimiz yeni eser ‘Rules of Civility’ de 1938 yılında Manhattan’da geçiyor ve Katy Kontent’in büyüleyici maceralarını konu ediniyor. Şehri efsanevi bir şekilde ele alan romanları düşündüğümde aklıma ilk gelen eser bu. Washington Square Park’taki bir kartopu savaşından MoMA’daki bir partiye ve loş bir Greenwich Village barındaki tesadüfi bir buluşmaya kadar tüm kitap modern New York’un doğuş hikayesi olabilecek sahnelerle dolu. Sırf okurken bile muhteşem hissedeceksiniz. Will Gleason

Great Expectations by Charles Dickens

Londra: ‘Büyük Umutlar’, Charles Dickens

Biraz klişe olacak ama bu Dickens klasiğini göz ardı edemiyorum. Kısmen en sevdiğim kitap olduğu için ancak asıl sebep, 150 yıl öncesinde geçmesine rağmen anlatılan Londra’nın tuhaf bir şekilde tanıdık gelmesi. Sizi kimi zaman kollarında taşıyan kimi zaman da kendi haline bırakan hareketli bir metropol söz konusu. Her Londralının size söyleyeceği gibi, hepimiz bu şehirde olgunlaştık. Ancak Pip’in macerasında gece geç vakit metroyla eve dönmeye pek yer yok. Phil de Semlyen

Corridor by Alfian Sa’at

Singapur: ‘Corridor’, Alfian Sa’at

Öncelikle bu kısa öykü koleksiyonunda Crazy Rich Asians ile karşılaşmayacağınızı belirtelim. Yazar Alfian Sa’at Singapur’daki ‘normal’ yaşamdan bahsediyor öykülerinde. Ev hanımları, öğrenciler, fabrika işçileri ve toplu konutlarda yaşayan sıradan kişiler hakkında yazıyor Alfian Sa’at. Kitapta 12 farklı hikaye olmasına rağmen, karakterlerin benzer bir mücadelesi var. İlerleme ve başarıya takıntılı bir ülkede hepsi umudun ve mutluluğun ikinci sırada geldiğini fark ediyor. Duygusal olmayan, bazen karanlık ve aynı zamanda fazlasıyla gerçek öyküler sizi bekliyor. Delfina Utomo

The Slap by Christos Tsiolkas

Melbourne: ‘Tokat’ by Christos Tsiolkas

Avustralya’ya özgü şeyleri sayacak olsak, yaz aylarında evlerin arka bahçelerinde barbekü yapmaktan daha iyisini bulamayız. Ancak bir adam, bir başkasının çocuğunu yaramazlık yaptığı için tokatlarsa bu olay Melbourne toplumunu çok iyi yansıtan bir kesiti bir araya getirir. Yunan-Avustralyalı orta sınıf banliyö sakinleri, göçmenlerin zengin çocukları, granola yiyen helikopter anneler ve kariyer odaklı yaratıcı kişiler. Hikayede farklı kuşaklardan, politik görüşlerden, sınıflardan ve deneyimlerden insanlar çatışıyor ve bir Melbourne banliyösü deneyiminin özeti sunuluyor. ‘Tokat’ rahatsız edici bir şekilde hassas noktamıza dokunuyor. Cass Knowlton

El Día del Watusi by Francisco Casavella

Barcelona: ‘El Día del Watusi’, Francisco Casavella

Francisco Casavella, Barcelona tarihinin 1971’den 1995’e uzanan 20 önemli yılını ‘El Día del Watusi’ye sığdırmış. Bu üçleme Barcelona’nın yıkık dökük, suçla dolu bir şehirken, 1992 yılında gerçekleşen Olimpiyat Oyunları’nın ardından nasıl turizm merkezine dönüştüğünü anlatıyor. Kahramanımız Fernando Atienza’nın maceraları ve hepsinden önemlisi başına gelen talihsizlikler sefalet ve mitin, dostluğun ve ihanetin, hırsızların ve üst düzey yolsuzluğun bir arada olduğu bir Barcelona’da geçiyor. Geçtiğimiz 25 yılda şehri ilk kez ziyaret etmiş olan herkese Casavella’nın Barcelona’sı bambaşka bir dünya gibi görünebilir. 70’lerin ve 80’lerin Barcelona’sına aşina olan herkese nostaljik bir deneyim yaşatabilecek bir kitap. María José Gómez

Tales of the City by Armistead Maupin

San Francisco: ‘Kent Masalları’, Armistead Maupin

İlk olarak 1970’lerde San Francisco Chronicle gazetesi için bir dizi olarak yazılan ‘Kent Masalları’ mükemmel bir San Francisco hikayesi anlatıyor. Ohio’lu genç bir kadın San Francisco’ya gelir ve sonsuza kadar burada kalıp bir grup tuhaf karakterin arasında yaşamaya karar verir. En azından hepimiz San Francisco’ya dair böyle bir hikaye duymak isteriz. Ancak bu hikayenin odağında Ortabatılı kahramanımız Mary Ann yok. Kitap 28 Barbary Lane’de oturan diğer karakterleri anlatıyor. Eksantrik ev sahibesinden, onun tatlı ve gay komşusu Mouse’a uzanan kitaptaki kahramanlar, size eskiden şehirle özdeşleşmiş ve bugün hâlâ değer verdiğimiz karakterleri hatırlatıyor. Sarah Medina

Looking for Alibrandi by Melina Marchetta

Sidney: ‘Looking for Alibrandi’, Melina Marchetta

‘Looking For Alibrandi’yi ilk okuduğumda 16 yaşındaydım. Yani İtalyan-Avustralyalı kahraman Josie Alibrandi’den sadece bir yaş küçüktüm. Josie, Sidney’deki prestijli bir Katolik lisesinde burslu okuyan bir öğrenci. Bitirme sınavlarına giriyor, erkeklerden hoşlanıyor ve düzenli olarak büyük, gürültülü aile toplantılarına katılmak zorunda kalıyor. Klişe olacak ama bu kitabı okumak benim için aynaya bakmak gibiydi. Melbourne banliyösünde büyümüş olsam da, Melina Marchetta’nın Avustralya’daki lise yaşamını anlatışında evrensel bir şeyler vardı. Yaşadığınız stres, gittiğiniz kız okulundaki öğrencilerin erkek lisesine gidenlerle buluştuğu o sinir bozucu günler… İtalyan-Avustralyalı olmak yeni bir şey değil ancak tehditkar nineler ve sos lekeli okul elbiseleriyle, bu deneyimin son derece canlı bir şekilde anlatılması benim için gerçekten anlamlıydı. Rebecca Russo

LX 60 / 70 / 80 by Joana Stichini Vilela

Lizbon: ‘LX 60 / 70 / 80’, Joana Stichini Vilela

Gazeteci Joana Stichini Vilela’nın birkaç başka isimle birlikte kaleme aldığı bu üçleme, yerel halk tarafından LX olarak kısaltılan Lizbon’un tarihini on yıllık üç farklı dönem üzerinden anlatıyor. 60’lı yıllarda geçen hikayeyle başlayın. Metronun açılışından Tagus üzerindeki köprünün inşasına kadar birçok büyük olay bu on yıla damgasını vurmuştu. (Bu köprü önce ülkenin o zamanki diktatörü Salazar’ın adını almış, daha sonra da diktatörün düştüğü yılla adlandırılmış.) Okuması kolay ve akşam yemeği buluşmalarında anlatabileceğiniz mükemmel bilgilerle dolu olan bu kitap, şehrin yakın tarihine dair en iyi rehber. Kitapta her türden unutulmaz hikayeler bulacaksınız. Martin Luther King’in katili James Earl Ray’in Londra’ya kaçmadan önce Lizbon’da saklanması veya Portekizli Raul Karma’nın gözü kapalı şekilde bir arabayı iki kilometre boyunca hiçbir şeye çarpmadan sürmesi gibi. Renata Lima Lobo

Vie Rêvée by Thadée Klossowski de Rola

Paris: ‘Vie Rêvée’, Thadée Klossowski de Rola

Tertemiz bir şekilde yazılmış olan acımasız ve röntgenci ‘Vie Rêvée’, Fransız sanatsal ve entelektüel çevrelerinin ucuz cazibesini anlatan eserlerin en iyisi. Thadée Klossowski de Rola, ressam Balthus’un oğluydu ve Yves Saint-Laurent’a model ve ilham perisi olan Loulou de la Falaise ile evliydi. Paris’in şık sosyetesi hakkında fikir edinmek isteyenleri, ondan daha iyi kim bilgilendirebilir ki? De Rola’nın anılarında okuyucu şehrin 70’li ve 80’li yıllardaki uluslararası sanatsal yönüne tanık oluyor. Andy Warhol, Tennessee Williams, Brian Jones gibi tanıdık isimler size Paris’in dünya çapındaki yaratıcı karakterlerde her zaman nasıl bir etki bıraktığını hatırlatıyor. Tina Meyer

Memories and the City by Orhan Pamuk

İstanbul: ‘İstanbul - Hatıralar ve Şehir’ by Orhan Pamuk

Nobel Ödüllü Orhan Pamuk’un diğer kitapları veya başka yazarların eserleri arasında İstanbul’a yazılmış daha etkileyici bir aşk mektubu bulamazsınız. Kitap Pamuk’un 60 yılı aşkın süredir ilham perisi olan bu şehirde gözlemlediği büyük değişimler üzerine kaleme aldığı melankolik anılardan oluşuyor. ‘İstanbul - Hatıralar ve Şehir’ oldukça hüzünlü bir anlatıma sahip. Bu hüzün size zevk, hatta ilham bile verebilir. Yeter ki Boğaz manzarasıyla veya gün batımına karşı bir minareyle karşılaşın ya da bir sokak sanatçısının performansına denk gelin. Deniz Huysal

Kaynak: https://www.timeout.com/travel/best-travel-books-about-worlds-best-cities

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm