Türkçe’de karşılığı olmayan güzide kavramlardan biri: ‘Comfort food’. Kısaca yediğinizde nostaljik çağrışımlara neden olan, duygusal konfor patlaması yaşatarak iyi hissettiren yemekler bütünü. Tabla İstanbul, öyle bir iddiası olmasa da söz konusu duygusal konforu son lokmasına kadar yaşatan bir menüyle kapılarını açtı. Türk mutfağının farklı yerel kırılımlarını yenilikçi yorumlarla sunuyorlar. Böylece hem alışık olduğunuzu, hem de yepyeniyi bir arada tadıyorsunuz.
Nupera’nın eskiden Kauf’u ağırlayan giriş katını mesken edinen Tabla'da menü danışmanlığını Gile'de modern Türk mutfağına yaptığı katkılarla tanıdığımız Cihan Kıpçak ve Üryan Doğmuş yapıyor. Menüyü tasarlarken sokak lezzetlerinden ilham almışlar. Niyetleri kasılmadan, rahatça yiyebileceğiniz yemekler sunmak. İzmir’in ünlü kelle paça söğüşü menüde kroket olarak yerini bulmuş.
İstanbul’un Balık Pazarı’ndan ilham alan midye tava başlangıç menüsünün en özel lezzetlerinden biri. Japon turbu, havuç turşusu, acılı lahana taratorla hazırlanan midye tavanın üzerine sumaklı süzme yoğurt dökülüyor. Midyeler Boğaz’dan. Kırmızı et sevenlerdenseniz ana yemeklerden tercihiniz İstanbul-Eminönü olsun. ‘Sous vide’ tekniğiyle 72 saatte yavaş yavaş pişen dana kaburganın eşlikçileri Afyon’un külde pişen susuz kuru fasulyesi ve kök sebze salatası. Tatlı faslında ise Antakya’nın meşhur taş kadayıfı yeşil çaylı krep ve manda kaymağıyla bir arada.