The Mantl
The Mantl
The Mantl

Londra’dan İstanbul’a

Türk ve Ege mutfağından lezzetler sunan The Mantl’ın sahibi Serdar Demir ile İstanbul’a ilişkin planlarını ve daha fazlasını konuştuk.

Reklâm

The Mantl’ı Londra’da 2019 yılında açtınız. Sizi Londra’da bir Türk restoranı açmaya teşvik eden ne oldu? Bu macera nasıl başladı?

Aslında bu maceranın kökleri ailemizin yeme içme sektörüne adım attığı 2000'li yılların başına dayanıyor. Ailece bu işe başladık ve o zamandan beri gerek kafe gerekse restoran olarak yeme içme sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Bu işin içinde olup farklı mutfakları gördüğünüz zaman anlıyorsunuz ki Türk mutfağı hak ettiği yerde değil. Elbette bu konuda vizyon çok önemli; dünyada bu alanda çok başarılı örneklerimiz olsa da aslında görünenden daha büyük bir zenginliğimiz var. Türk mutfağı, kebap olmaktan öteye gidememiş bir algıya sahip. Oysa ki, bu mutfağın zenginlikleri, tatları ve çeşitliliği çok daha fazla. Ben de bu zenginliği en azından Londra'da bir adım öteye götürmeyi denemek istedim. 2012 yılında, o zamana kadar denenmemiş bir şey yapmaya çalıştım. Güzel bir bölgede Türk mutfağının lezzet zenginliğini sunumla süsleyip hizmete sundum. Bu konsept çok başarılı oldu ve kardeşime devrederek ayrıldım. Sonrasında tek hedefim Londra'da The Mantl'ı açmaktı. 2019 yılında The Mantl'ı Knightsbridge'de, Harrods'a yakın bir konumda açtık. The Mantl, kızgın kömürde pişirme gibi geleneksel Türk pişirme tekniklerini kullanarak Anadolu'nun zengin lezzetlerini Londra'ya taşımayı amaçlıyor. Kebap, mantı, humus ve kuzu kebap gibi çeşitli Türk yemeklerinin yanı sıra künefe ve baklava gibi tatlılardan oluşan menüsüyle kaliteli bir yemek deneyimi sunuyor. Geleneksel ve modern Akdeniz mutfağının eşsiz karışımıyla tanınan The Mantl, sofistike ve rahat bir yemek deneyimini birleştiren bir atmosfer sunuyor. İşte bu vizyon ve tutku, beni Londra’da bir Türk restoranı açmaya teşvik eden ana unsurlar oldu. The Mantl ile Türk mutfağının hak ettiği yere gelmesi için çalışmaya devam ediyoruz.

Serdar Demir
Serdar Demir

The Mantl ismi nereden geliyor?

Bu isim aslında bizim için çok anlamlı. Mantl, ‘her iyi evin kalbinde yer alan bir şömine’ anlamına gelir. Bu isim, restoranımızın kalbindeki sıcaklık ve samimiyeti temsil ediyor. Şöminemiz, aile ve arkadaşlar arasında sıcaklık ve iyi yemek için toplandığımız yerdir. The Mantl olarak, bu konsepti restoranımızda yaşatmak istedik. Sadece bir yemek yeri değil, aynı zamanda hayatın, sevginin ve mutluluğun tadına varmak için bir araya gelinen bir yer olsun istedik. Böylece The Mantl ismi, restoranımızın ruhunu ve misyonunu en iyi şekilde yansıtıyor.

Yeme-içme sektörüne olan ilginiz nereden geliyor? The Mantl’ı açmadan önce neler yaptınız? Türkiye’de ya da yurt dışında yeme-içmeye dair başka girişimleriniz oldu mu?

Yeme-içme sektörüne ilgim aslında ailemden geliyor. 2000'li yılların başında ailecek yeme içme sektörüne adım attık. Londra'ya 1990 yılında geldik ve burada büyüdüm. İlkokul, ortaokul ve üniversite eğitimimi Londra'da tamamladım. Üniversitede uçak mühendisliği okudum ve Queen Mary Üniversitesi'nde yüksek lisansımı tamamladım. Ancak bir yol ayrımına geldim; karar vermem gerekiyordu. Burada yaşayan bir Türk olarak yeme içme sektörüne ister istemez aşina oldum. Farklı ülkelerde edindiğim deneyimlerle, Londra'daki Türk yemeği algısında eksiklikler olduğunu fark ettim. Biz kendimizi tam anlamıyla anlatamadık. Bu alanda bir boşluk olduğunu gördüm. Ticaret yapma konusundaki kendime güvenim ve Türk mutfağını bir adım öteye götürme isteğim birleşince, ilk iş yerimi 2007 yılında açtım.T he Mantl benim sektördeki yedinci girişimim. Londra’nın ücra bir köşesinde başlayan macera, adım adım buraya kadar geldi. Ama aklımda ve kalbimde 10 yıldır Knightsbridge vardı. Düşünsenize, Londra’da yaşayan binlerce Türk var ama Londra’nın kalbinde bir tane işletmemiz yok. Bu boşluğu doldurmak ve Türk mutfağının hak ettiği yerde olmasını sağlamak için The Mantl'ı açmaya karar verdim. Öncesinde birçok başarılı restoran markası yarattım. Ayrıca gayrimenkul geliştirme ve inşaat alanlarında da çeşitli projeler gerçekleştirdim. Hem yurt içinde hem de yurt dışında yeme-içme sektöründe çeşitli girişimlerim oldu. Türkiye’de de bu sektörde faaliyet göstermek için çalışmalarımız sürüyor. Şu an İstanbul, Bursa, Dubai ve New York'ta uygun yerler arayışındayız. The Mantl'ı açarak, Londra'nın kalbinde Türk mutfağının zenginliğini ve çeşitliliğini sunmayı amaçladık. Bu süreçte aldığımız ödüller ve başarılar, doğru yolda olduğumuzu gösteriyor ve bu heyecan verici yolculukta daha birçok başarıya imza atmayı planlıyoruz.

Türkiye dışındaki ülkelerde Türk mutfağına ilgi nasıl? En çok neler seviliyor?

Aslında Türk mutfağına dünyanın her yerinde inanılmaz bir ilgi var. Ancak bu ilgide bazı algı sorunları mevcut. İnsanlar, Türk yemeklerini ucuza hatta bedava yemeye o kadar alışmışlar ki… Bu kadar zengin bir lezzet dünyasını döner ve çorba gibi birkaç yiyeceğe indirgemek büyük bir haksızlık. Türk mutfağı, sadece kebaplardan ve mezelerden ibaret değil; inanılmaz bir çeşitliliğe ve derinliğe sahip. Ne yazık ki, bu yanlış algılar, Türk mutfağının hak ettiği değeri görmesini engelliyor. Özellikle devasa porsiyonlar ve bedava gelen mezeler gibi anlayışlar, bu mutfağın gerçek zenginliğinin önüne geçiyor. Bugün bir İtalyan restoranına gittiğinizde, hiçbir ekstra şeyi bedava beklemezsiniz, ancak Türk restoranlarında bu beklenti hâlâ var. Türk mutfağının zenginliklerini daha fazla insanın keşfetmesi için kaliteli ve otantik deneyimler sunan restoranların sayısının artması gerekiyor. The Mantl olarak biz de bu misyonu üstlendik ve Londra'da Türk mutfağının hak ettiği yere gelmesi için çalışıyoruz. En çok sevilen Türk yemekleri arasında kebaplar, mantı, humus, künefe ve baklava gibi tatlılar yer alıyor. Ancak, biz bu zengin mutfağın daha geniş bir yelpazede tanınması ve sevilmesi için uğraşıyoruz. Özellikle modern ve geleneksel Ege mutfağının eşsiz karışımını sunarak, Türk mutfağının sadece kebaptan ibaret olmadığını göstermek istiyoruz. The Mantl'da, geleneksel Türk pişirme tekniklerini kullanarak, Anadolu'nun zengin lezzetlerini Londra'ya taşıyoruz ve bu lezzetlerin gerçek değerini dünyayla paylaşmak istiyoruz. 2019 yılında kurulan The Mantl, kısa sürede Londra'nın önde gelen Türk restoranlarından biri haline geldi. 2020, 2021 ve 2023 yıllarında en iyi fine dining restoranı ödüllerine layık görüldü. Mekan Londra basını tarafından da takdir görüyor. Forbes dergisi The Mantl’ı Londra'nın en iyi altı yeni restoranı arasında gösterildi. Financial Times ise "Knightsbridge'de nerede ne yenir?” kısmında bizden bahsetti. Hello dergisi Londra'nın önde gelen Türk yemekleri mekanları tavsiyelerine bizi de ekledi. Time Out’ta ise Londra’daki en iyi Türk restoranı olarak yer aldık.

The Mantl
The Mantl

İstanbul’da da bir restoran açmak istediğiniz duyduk. Türkiye’ye dair planlarınızdan ve hayallerinizden bahsedebilir misiniz? Nerede, ne tür bir mekan açmak istiyorsunuz?

Türkiye'den gelen arkadaşlarımızın lezzetlerimizi beğenmesi beni oldukça mutlu ediyor. Mekan açmamız için verdikleri tavsiyeler bu yöndeki planlarımızı hızlandırdı. Son yıllarda Türkiye’ye sık sık gidip geliyorum. İstanbul, New York ve Dubai gibi dünyanın farklı şehirlerinde The Mantl konseptiyle hizmet vermek hayalim. Özellikle İstanbul, Türk mutfağının kalbi olarak büyük bir öneme sahip. The Mantl olarak, İstanbul’da da aynı yüksek kalite ve özenle hizmet vermeyi çok isteriz. Bağdat Caddesi gibi merkezi ve prestijli bir bölgede restoran açmayı planlıyoruz. İstanbul'da açmayı düşündüğümüz mekan, Londra'daki The Mantl ile benzer bir konsepte sahip olacak. Geleneksel ve modern Ege mutfağının eşsiz karışımını geleneksel Türk pişirme teknikleriyle sunacağız. Amacımız İstanbullulara da Londra’da sunduğumuz kaliteli ve otantik yemek deneyimini yaşatmak. Türk mutfağının muhteşem lezzetlerini kendi ülkemdeki insanlarla buluşturmak benim için büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı olacak. Türk mutfağının dünya çapında hak ettiği değeri görmesi için de çalışmaya devam edeceğiz. Bu lezzetleri Amerika'da, özellikle New York'ta da sunmayı çok isterim. Böylece Türk mutfağının zenginliğini ve çeşitliliğini daha geniş kitlelere tanıtarak, bu kültürel mirası uluslararası alanda daha fazla tanınır hale getirebiliriz.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm