[title]
Kahvaltısı à la carte, yani sınırsız yerli ve ithal peynirlerden ve diğer kahvaltılıklardan dilediğinizi seçip sabit bir fiyat ödüyorsunuz. Kahvaltı 12 yaş altı çocuklar için bedava.
Mekâna uğradığımız sıcak yaz gününde geniş bahçesine konuşlanıyor, buradan içeride daha koyu renkli, aynaların bol kullanıldığı ağır bir dekorun hakim olduğunu görebiliyoruz.
La Mia Luce’nin geniş menüsü sadece İtalyan lezzetleriyle sınırlı değil. Taze ev yapımı ekmeklerle karnımızı doyurmamaya özen göstererek beklemeye koyuluyoruz. İlk önce bruschetta geliyor masamıza, ancak alışmış olduğumuz gibi ekmek dilimleri üzerinde değil, gevrek pidelerin üzerinde sunuluyor. Birçok yerde ‘bruschetta’ diye yedirilen bol sarımsaklı ezilmiş domateslerin aksine La Mia Luce’de az baharatlı ve zeytinli bir bruschetta tadıyoruz.
Sıra ‘carpaccio di polipo’, yani ahtapotlu carpaccio’ya geliyor. Cherry domates, roka, zeytinyağı ve balzamik sos eklenerek iştah açıcı bir sunumla masamıza getirilen bu başlangıç ağızda dağılan kıvamda; kapari ise ahtapota çok yakışmış. Ardından bir de ‘carpaccio di manzo’, yani dana carpaccio söylüyoruz. Ahtapot carpaccio kadar şaşırtıcı bir lezzet olmasa da başarılı bir seçim. Deniz börülcesi, semizotu, bakla, kırmızı ve sarı biberlerle sunulan enginar salatası, tam bir sebze dopingi.
Menüde adı ‘bari’ olarak geçen deniz ürünlü salatada kalamar, karides ve ahtapota doyuyor, üstelik La Mia Luce’nin “Deniz ürünlerimiz tazedir” sözünün arkasında durabildiğini onaylıyoruz.
Ana yemeklere sıra gelince ‘grigliata di branzino’, yani ızgara levrek şişe göz dikiyoruz. Yumuşacık, ağızda dağılan bir balık, yanında közlenmiş limon, biberler ve belki de uzun zamandır tattığımız en leziz kremalı patates püresi bizi mest ediyor. Deniz ürünlerine doyamıyoruz ve ‘risotto alla marinara’, yani karışık deniz ürünlü risotto’yu deniyoruz. Kalamar, ahtapot, midye ve özellikle de karides tam damak zevkimize uygun olmasına rağmen olması gerekenden yumuşak servis edilen risotto’nun ağır sosu bu lezzetleri ikinci plana atıyor.
Bir İtalyan restoranının olmazsa olmazı pizza ve makarnaya geliyor sıra... Üzerinde bol parmesan peyniri, roka, mozzarella ve dana füme ile servis edilen pizza, aşçının fırınlama konusunda mükemmel zamanlamayı yakalamış olduğunun bir kanıtı: Ne fırında çok tutularak eti kurutulmuş, ne de az pişmiş hamur tadı geliyor ağzımıza.
Ancak bu uzun ziyafetimizin en iddialı, tartışmasız en doyumsuz lezzeti La Mia Luce’nin el yapımı ‘tortellini alla panna’sı. Yumuşak, bol kremalı tortelliniyi ısırdığımızda ağzımıza taze peynir tadı geliyor. Mantar, bezelye ve jambon sunuma renk katıyor. İstanbul’da tadabilecekleriniz arasında en iyilerden. Böylesi bir ziyafeti ‘dolci piatto’ yani tadımlık sunulan crème brûlée, tiramisu, leziz sıcak çikolatalı kek ve Mövenpick’in vanilyalı dondurmasıyla sonlandırıyor, en yakın zamanda La Mia Luce’nin yeşil bahçesine geri dönmek üzere kendimize söz vererek kalkıyoruz.