Kiva Han

Menüsünde yok yok ama her gün hepsi çıkmıyor, şefin artık o gün canı ne istediyse... Esnaf lokantası usulü fakat daha şık bir biçimde, tüm yemekler camekânın ardında güveçler içinde teşhir ediliyor. Çoğu muhtemelen bilmediğiniz şeyler olduğu için gözünüze hoş geleni seçiyorsunuz. Ellerinde dul avrat çorbası, tıkliye, bakla sarması, cacıklı Arap köftesi, analı kızlı gibi internet sitelerinden de inceleyebileceğiniz onlarca çeşit tarif var. Fazlasıyla turistik bir bölgede olmasına rağmen kalite ve fiyat tarifesi gayet makul.
‘Yöresel mutfak’ deyince aklınıza kilim desenli minderler, oyuncak eşekler, gözleme açan yemenili teyzeler gelmesin; her şey bir Asmalımescit mekânı gibi minimal modern eksende. Geleneksel Anadolu tarzına ithafen bol bol mermer kullanılmış ve arka salondaki duvara Selçuklu minyatürlerini gösteren iki adet dev ışıklı pano yerleştirilmiş. Mekân tasarımı mimar/heykeltraş Huşber Akyürek imzalı. İsmini dünyanın ilk kahvesi olma özelliğini taşıyan (1471’de İstanbul’da açılmış) kahvehaneden alıyor. Modern Kiva Han’ın kahveleri de çok güzel. Özel gümüş kaplarda sunulan Türk kahvesinin tadı da sunumu da başarılı. Civar bu kadar turistik olunca içeri giren Uzakdoğulu kızlara “Welcome! We have red juice, green juice!” diye yüksek volümde konuşan servis elemanları da kaçınılmaz oluyor, fazla takılmamak lazım.