[title]
Tasarım yine ilk bakışta “Ben Armani’yim.” diyor. Öylesine değil, tüm detaylarla Giorgio Armani tek tek ilgilenmiş. Yurt dışında ya da İstanbul’da Armani imzalı Emporio Armani Caffe’lere, Armani Ristorante’lere defalarca gitmiş olabilirsiniz, ama yine de burada bambaşka bir şeyle karşılaşacaksınız. Çünkü Emporio Armani Ristorante ismiyle ve konseptiyle tüm dünyada bir ilk.
Burası ‘casual dining’ konseptiyle tüm Armani mekânlarından farklı bir ruhla, şehirli insanın dinamik yaşam tarzına hitap edecek şekilde tasarlandı. Emporio Armani Ristorante’nin alt katı kafe-bar olarak hizmet veriyor. Bir fincan kahve eşliğinde alışveriş molası için biçilmiş kaftan.
İçeride fildişi ve siyah hakimiyetindeki mobilyalara duvarlarda karşı konulamaz Armani ışıltısı eşlik ediyor. Üst katta da durum aynı. Öğle ve akşam saatlerinde iş yemeğinden, romantik bir akşam buluşmasına kadar türlü duruma uygun burası. Güzel havaları dört gözle bekleyen geniş bir terası var. Milano’dan gelen aşçılar, geleneksel İtalyan tariflerinden ve Akdeniz mutfağından güç alan bir menü yarattılar buraya özel.
Lokal dokunuşlar da var elbette, ama hiçbir yemek karmaşık, farklı tellerden çalan bir havaya sahip değil. Sunumlar kadar lezzetler de basit ve rafine.
Sıcak ve soğuk başlangıçlar, ana yemekler ve tatlılar Emporio Armani Ristorante menüsünün temel taşları. Başlangıçlardan ‘capesante’yi yani krema soslu deniztarağını mutlaka denemelisiniz. Izgara biberle bir arada sunulan deniztarağının lezzeti kremayla yoğunlaşıyor. Ama bu yoğunluk kesinlikle damakta ağır bir his bırakan cinsten değil. Ağzınızın içinde eriyip gidiyor.
Minestrone çorbası, İstanbul’da alıştığımız standartın dışında. Yoğun değil berrak bir kıvamı var. Olması gereken buymuş. Makarna sevenlere önerimiz ‘gnocchi di patate’. Sorrento usulü patatesli, mozzarellalı ve domates soslu gnocchi hem görüntüsüyle hem porsiyonuyla ziyadesiyle doyuruyor. Akdenizli bir mutfağın nimetlerini son demine kadar yaşamak istiyorsanız ızgara levrek balığı dört dörtlük. Fırınlanmış rezene ve fesleğenli patates püresiyle sunulan levrek balığı menünün en iyisi olmaya aday.
Gelelim tatlılara. İtalyan klasiği ‘panna cotta’ yabani çilek sosuyla sunuluyor. Hem hafif hem de tatlı kriziyle başa çıkabilecek güçte bir şey arıyorsanız tavsiyemiz ‘Bavarese’. Bu bilindik tatlı yeni bir yorumla, beyaz çikolatalı bisküviyle hazırlanıyor ve portakal sos ile sunuluyor.