Seni tanımayanlar için biraz kendinden bahseder misin? DJ’liğe nasıl ve ne zaman başladın?
İstanbul’da yaşıyorum. Müziğin müridiyim. Dünyanın en tatlı adamı ile evliyim. Hafta içi evimin kadını, hafta sonu DJ’im. En yakın arkadaşım ve belki de ruh ikizim, bir kedi. DJ’liğe 2007-2009 yılları arasında arkadaş partilerinde çalarak başladım. O dönemin önemli mekanları Otto ve Lokal ilk çaldığım yerlerdi. Bu macera Dinamo FM, yurt içi ve yurt dışı randevuları derken, 2016 yılında daha farklı bir noktaya evrildi.
Setlerinde önceden belirlediğin bir akış veya his var mı? Şarkı seçiminin ne kadarı o ana ve dinleyiciye bağlı?
Evet var. Hisli, içli ve duygulu bir iş bu zaten. Dolayısıyla ‘his’ derken tam üstüne bastınız. Zaten hafta içlerinde duygularımızı bastırıp, bedenimizi unuttuğumuz, sadece beynimiz ve mantığımızla hareket etmeye çalıştığımız çılgın bir dünyanın askerleri gibiyiz genelde. O yüzden duyguları boşaltmak ve dans etmek çok önemli.Bir açık hava festivalinde güneş doğarken çalmak ya da çok underground bir kulüpte warm-up seti çalmak pek tabii farklı hazırlıklar gerektiriyor. Bu işe başladığım dönemde hazırlık yapmadan kabine girmeyi hayal dahi edemezdim. Tecrübe ve zamanla kazandığım güven, kendimi uçurumdan rahatça bırakabilmeme vesile oldu.
Prodüksiyonla uğraşıyor musun veya bir enstrüman çalıyor musun?
DJ’lik ve müzik üretmek çok farklı iki beceri. Enstrüman çalmak da öyle. Prodüksiyon denemelerim var ama prodüktör olma gibi bir iddiam yok. Analog aletlere ve çıkardığı seslere hayranım. Bir iki synth ve davul makinası var almak istediğim ama çok pahalılar. Hang drum ve silofon, marimba ve davul en çok çalmak istediğim enstrümanlar. Sesimi de kullanıyorum. Bazı gruplara vokal yapmışlığım var. Prodüktör ve DJ olan arkadaşım Auntie Flo ile bir şeyler denedik, belki yakında duyarsınız. Kısmet…
Bu sene Ece Özel ile Dekmantel Festival’da B2B çalıyorsunuz. Heyecanlı mısın?
B2B çalmak çok kolay bir süreç değil benim için. Bazen hiç olmaz, bazen de son derece spontane ilerleyen bir zaman diliminde, daha önce hiç beraber çalmadığınız biriyle harika bir uyum yakalarsınız. Ece’nin Özel Zevkler partisine davet edildiğim gece, Mini Müzikhol’de çok eğlenmiştik ve hiç hazırlık yapmamıştık. Zevklerimiz hem özel, hem de malum. Ece, lokal sahneden hayran olduğum biri ve en uzun saçlı suç ortağım. Bu oyunun bir parçası olarak Dekmantel’e hazırlık yapacağız tabii.
Şu aralar en sık dinlediğin şarkı nedir?
Piero Umiliani’den ‘Risaie’. Bahar geldiğinden beri Zerrin Özer’den ‘Otuzbeşe Bakla’ da araya girmeye başladı. Aysel Gürel’in yazdığı şarkılarla büyümüş olmak böyle bir şey.
Hangi şarkıyı sen bestelemiş olmayı dilerdin?
Her yeni yılda teliften zengin olmak için ‘Jingle Bells’.
Gizli silahım dediğin bir şarkı var mı?
Daily Fauli’den ‘Speed’.
1-5 Ağustos, Amsterdam, dekmantelfestival.com