Pink Floyd ile müzikle tanışmanız hayatınızı ve müzikal yolculuğunuzu nasıl şekillendirdi? O dönemde sizi etkileyen başka müzik ya da sanatçılar var mıydı?
Çok güzel bir soru... Pink Floyd babamın bana verdiği ilk CD’lerden biri olabilir. Küçüklüğüm pop, rock, blues albümlerini dinleyerek geçmişti ama ilk kez Pink Floyd dinlediğimde beni çok farklı bir yere götürdüğünü hatırlıyorum. Saatler boyunca odamda kendimi bu kadar kompleks gözüken ama aynı zamanda dinlemesi bir o kadar kolay ve keyif veren müziğe bırakmıştım. 12 yaşlarındaydım ve beni anlattığı hikayenin içine çekip tamamen etkisi altına almıştı. Bana ilham veren diğer sanatçılar arasında aklıma gelen isimler Michael Jackson, Stevie Wonder ve tabii ki Celine Dion, Beyoncé, Christina Aguilera, Alicia Keys gibi güçlü vokaliyle ön plana çıkan kadın sanatçılar.
Bir röportajınızda müzikallerden caza kadar geniş bir yelpazedeki türlere ilgi duyduğunuzu okudum. Bu türlerin size kattığı en büyük kazanım nedir?
Sanırım farklı türlerde yüzmüş olmanın ya da yüzüyor olmanın bana en büyük faydaları arasında kulağımı geliştirmesi ve müziğe karşı zihnimi açması geliyor. Bu aslında bilinçli olarak ya da kendimi yönlendirerek yaptığım bir davranışta değil. O gün uyandığımda ne dinlemek istediğimi kestiremiyorum. Bazı günler sadece pop oluyorsun sonra bir anda caza dönüşüyorsun sonra bir bakmışsın rock modundasın. Kısacası müziği farklı türlerin içine dalarak keşfetmeyi seviyorum.
‘Nostalgia Sessions’ kariyerinizde önemli bir yere sahip. Devamı gelecek mi bu nostalji çalışmalarının?
Evet, yeni albümün üzerinde 1,5 senedir çalışıyorum. Aynı zamanda başka projelerle ilgili çalışmalarım da devam ediyor, ama ‘Nostalgia Sessions’ albümünün devamı bu yıl gelecek.
Hem Türkçe hem İngilizce şarkılar yapmak ve her ikisiyle de beğenilmek çok özel bir durum. Bu anlamda Türkiye’de özel bir şeyi başardığınızı düşünüyorum. Bu alanda yakaladığınız başarının yurt dışındaki yansıması nasıl oldu?
Yıl içerisinde Avrupa konserler vermeye devam ediyorum. Şu anda da Amerika turnem devam ediyor. Burada karşılaştığım tepkiler beni çok mutlu etti. Türkiye’de ürettiğim müziğin dünyanın öteki ucundaki insanları etkilediğini görmek olağanüstü bir his. Yurt dışında büyüdüğüm için İngilizce parçalar yazmak benim için her zaman daha güvenli bir alandı, ancak son 3-4 yıldır Türkçe kalemimi geliştirmeye başladım. Hedefim iki farklı kültürde ve dilde parçalar üretmeye devam etmek.
İki dilde şarkı üretirken farklı bir ruh hali ya da yaklaşım sergilediğinizi düşünüyor musunuz?
Kesinlikle. Bir önceki soruda da söylediğim gibi İngilizce her zaman benim güvenli alanım oldu. İngilizce söz yazarlığının matematiğine hakimim ama Türkçe söz yazımının bambaşka kuralları var. Bence Türkçe çok güzel bir dil ve şu ana birçok mükemmel şarkı yazılmış. Aynı zamanda Türkçe müzikler bana daha romantik, arabesk ve hüzünlü hissettiriyor. Daha yolun başındayım ama 3-4 yıldır bu konuda gelişmek için çalışıyorum. Usta isimlerin parçalarını analiz ediyorum ve öğreniyorum.
Belfast, İstanbul ve Londra'da bulunmak, size müzik ve kültür açısından neler kattı?
Büyürken farklı şehirlere taşınmak ve gittiğim şehirlerde yeni bağlar kurmak bana farklı insan tiplerini ve kültürleri tanımak konusunda katkı sağladı. Çeşitli insanlarla iletişim kurmak, farklı ruh halleriyle karşılaşmak beni müzik endüstrisine hazırlayan bir adım oldu. Müzik konusunda da farklı şehirlerde yaşamamın yanı sıra aile benim için önemli bir faktör. Çünkü evin içinde her zaman güzel müzik tercihleri yapılırdı ve ben o dönemin en iyilerini dinleyerek büyüdüm.
Mahmut Orhan, Donna Missal, Sertab Erener ve Roxen gibi sanatçılarla çalışmak nasıl bir deneyimdi? Uluslararası iş birliklerinin yaratıcı sürecinize etkisi nedir?
Müzik yaptığım isimlerle arkadaş olmak ve birbirimizin ruhlarını anlayabilmek benim için çok önemli. Çalıştığım isimlerin büyük bir kısmı daha önceki süreçte arkadaşım olan sanatçılar oldu ya da iş birliği sürecinden sonra onlarla arkadaş olmaya başladım. Yaratım sürecinde beni etkileyen asıl kısım, o kişinin kültüründen çok farklı yetenekleri, zevkleri ve müziğe bakış açışı olan bir ruhla bir araya gelerek etkileşimde bulunmak oluyor.
Turnelere çıktığınız sanatçılarla sahnedeki uyumunuz nasıl gelişiyor? Ortak performanslarda sizi en çok heyecanlandıran şey ne?
Sahnede olmaya bayılıyorum. Sahnede olmak, tanımadığınız insanlarla duygunuzu paylaşmak bütünleştirici bir his. Ortak performanslarda sevdiğim arkadaşlarımla sahnede olmaktan, birlikte eğlenmekten büyük bir heyecan duyuyorum.
Yeni projelerinizde daha fazla uluslararası iş birliği görülecek mi? Gelecekte hangi sanatçılarla çalışmak istersiniz?
Farklı insanlarla tanışmaya devam ediyorum. Aklımda ilerleyen projeler için farklı isimler var ancak şu an kesinleşmediği için paylaşamıyorum.
İlk şarkılarınızdan bugüne baktığınızda, müzikal anlamda nasıl bir evrim geçirdiğinizi düşünüyorsunuz? Erken dönem işlerinizle şu anki çalışmalarınız arasında en büyük fark nedir?
İlk şarkımı üniversitede bir okul projesi olarak internete yüklemiştim sonra kaldırdım. Bu şekilde yayınlamadığım iki albümüm var. O süreçten beri tabii ki değişen çok şey oldu. İlham aldığım sanatçılar, müzikten aldığım haz, beni heyecanlandıran detaylar daimi bir değişim içerisinde. Ama müziğe başladığım ilk yıllardan itibaren değişmeyen bir şey varsa oda içimden geldiğim gibi üretiyor oluşum. Kendime sınırlar çizmekten, tek bir türle kısıtlamaktan kaçınıyorum.
Şarkı yazım sürecinizde sizi en çok etkileyen duygular veya olaylar neler? İçsel yolculuğunuzu şarkılarınıza nasıl yansıtıyorsunuz?
Genellikle hislerimi o an kağıda dökmeyi tercih etmiyorum. Yaşadıklarımı ya da hissettiklerimi o an geçtikten sonra oturup kendimi analiz ederken yazmayı daha çok seviyorum.
Müzikal türler arasında dolaşan bir sanatçısınız. Caz, elektronik ve alternatif gibi türlerin müziğinize nasıl etki ettiğini düşünüyorsunuz?
Çocuklar sünger gibi etraflarında her olup biteni kaydeder derler ya, benim de farklı müzik türlerine bakış açım böyle. Farklı müzik türlerinin farklı özelliklerinden etkilenip kendi müziğimde harmanlamayı seviyorum.
Geleceğe dair müzikal olarak sizi en çok heyecanlandıran şey nedir? Yeni projeleriniz veya denemek istediğiniz farklı tarzlar var mı?
Çok basit bir cevabı var; ana hedefim hem Türkiye’de hem de globalde müziğimi dinleyen geniş kitlelere ulaşmak. Farklı ülkelerde konserler verip daha çok insanla buluşabilmek.
Kendi müziğinizin yanı sıra genç sanatçılara da ilham veren biri olarak, müzik dünyasında gördüğünüz değişimler hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce müzik nasıl bir yönde ilerliyor?
Öncelikle teşekkür ederim. Genç sanatçılara ilham veriyorsam bu benim için gerçekten çok güzel bir his. Umarım ilerleyen yıllarda beni etkileyen birçok usta isim gibi ben de sonraki jenerasyonları etkileme fırsatı bulurum. Müzik dünyasında gözlemlediğim değişimler arasında en belirgini sosyal medya platformlarının etkisiyle gittikçe kısalan dikkat sürelerimiz ve buna paralel olarak kısalan şarkı süreleri. Her şey çok hızlı geliştiği için ileride bizi ne bekliyor bilemiyorum.
Sahne performanslarınız da müziğiniz kadar etkileyici. Hayalinizdeki çıkmak istediğiniz sahne hangisi?
Türkiye'de açık hava sahnesinde konser vermek isterdim. Belki büyük bir hedef olabilir ama büyük hedefler koymak her zaman iyidir; Super Bowl’da sahne almak beni çok heyecanlandırırdı.
En sevdiğiniz şehir hangisi? Selin’in favori yemeği, İstanbul’daki en sevdiği mekanlar neler?
Şu sıralar aralar o kadar farklı yemekler yiyorum o kadar farklı şeyler deniyorum ki, yemek hesabı açmayı bile düşündüm. Türkiye’de en sevdiğim yemek tabii ki mantı ve İskender kebap. Mekanlar konusunda da İstanbul gerçekten dünyanın en keyifli şehirlerinden biri. İzmir’i çok sevsem de İstanbul’un yeri ayrı. Burada her zaman yiyecek yeni bir yemek ve gidecek yeni bir mekan var. En sevdiğim semtlerin başında Galata, Yeniköy, Kuruçeşme, Nişantaşı geliyor.