Pop soslu R&B’nin yeni yıldızı

‘Atlantis’ten sonra yeni bir albüm çıkarmış olmak sana ne hissettiriyor? İki albüm arasındaki zaman nasıl geçti, ne gibi tecrübeler yaşadın? Genel bir değerlendirme yapmanı istesek neler söylersin?

Her ne kadar yayın tarihi çok yeni olsa da, ‘Atlantis’te müziğe başladığımdan beri yazdığım şarkılar vardı. ‘Pop’ta bundan farklı olarak çoğu şarkı yeni. Hayatımın ikinci bölümü diye adlandırdığım zaman diliminde yazdığım şarkılar var. İlk majör şirket anlaşmamı yaptım, albüm sürecinde yurt içinde ve yurt dışında birçok insanla tanıştım. Benim için her anlamda besleyici bir süreçti.

‘Yok muydu vaktin bana?’ ile başladı yeni albüm yolculuğun. Ardından Türkiye 6 Şubat depremleriyle sarsıldı ve haliyle hayat uzunca süre durdu. Albümün geç yayınlanmasında bu durum da etkili olmuştur, yanılıyor muyum?

2023 maalesef her anlamda kötü kayıplar yaşadığımız bir yıl oldu. Tüm albümü henüz yılın başındayken hazırlamıştık ama öyle bir gündemin içinde insanın psikolojisini koruması bile zorlaşınca, plana sadık kalmak mümkün olmuyor. Her şeyi bunu dikkate alarak değiştirmemiz gerekti.  

‘Pop’ şarkısının video klibini döndürüp döndürüp izliyorum. Oyunculuğuna da bayıldım. Ne kadar dahil oluyorsun kliplerin yaratım sürecine?

İşin müzik kısmında olduğum kadar görsel kısmında da etkinim. Geri çekemiyorum kendimi. Sonuçta bu işler bir noktada beni tanımlıyor. Benim ağzımdan anlatılan hikayenin beni yansıtması için olabildiğince işin içinde olmaya çalışıyorum. İlk işimden bu yana öğrendiğim önemli şeylerden biri şu: Eğer söyleyecek bir şeyin yoksa başkalarını dinlemek zorunda kalırsın.

Albümdeki şarkıları ne kadar sürede yazdın? Sanırım albümün hazırlık sürecinde Berlin-İstanbul arasında gidip geldin. Nasıl geçti bu süreç?

Albüme Hamburg’da Ironix’in stüdyosunda başladık. ‘Pop’u İstanbul’da piyanoyla yazmaya başlamıştım. Onlara okudum ve başta funk bir altyapıyla işe koyulduk. Ben de sözleri tamamladım. Aynı gün ‘Bayadır Keyfim Yok’u yazdım ve ‘Bölüm Sonu’na başladım. Otele dinlenmeye gittiğimizde şarkıları bitirdim. Ertesi gün kayıtları yaptık. Eğlenceli kısmı, biz bir odada ‘Pop’u kaydederken başka odalarda diğer şarkıların prodüksiyonunun yapılmasıydı. Kayıttan ara ara çıkıp diğer şarkılara bakıyordum. Hızlı üreten biriyim. Yanımda hızlı prodüktörler olduğunda şarkı fabrikasına dönüşüyor stüdyo. ‘Çapkın Kız’ ve ‘Ayna’, Berlin; ‘1999’, ‘Yok muydu vaktin bana?’, ‘Mahvet’ ve ‘Yolum Açık’ ise İstanbul’da yapıldı. Aslında şarkıların yazım aşaması kısa sürdü ama prodüksiyonda epey vakit harcadık.

Peruklara olan ilgini hep merak etmişimdir. Nedense teatral bir yönün olduğun düşünüyorum. Kliplerindeki oyunculuğun da çok iyi. Oyunculuk yapmayı denemek istiyor musun?

Perukları çok seviyorum; benim için şapka takmak gibi bir şey. Saç konusunda çok çabuk sıkılan biriyim. Saçıma sürekli bir işlem uygulamak istiyorum ama bu pek sağlıklı değil. Bu açıdan peruk cezbedici geliyor; ama esasında farklı kılıklara girmek içimdeki farklı enerjileri de besliyor. Oyunculuğu ileride kesinlikle deneyimlemek istiyorum.

Bir diğer merak ettiğim konu da styling. Tarzını çok özel ve güzel buluyorum. Bu alana da özel bir ilgin var gibi hissediyorum. Modaya olan ilgini ve bunu sanatınla nasıl birleştirdiğini bize anlatır mısın?

Bana iyi hissettiren her şeyi giyiyorum. Kötü hissettiğim anlara baktığımda hep içinde olmaktan mutlu olmadığım kıyafetleri hatırlıyorum. Modumu yükseltmek için güzel bir parfüm sıkmak ya da bir gözlükle hoşlanmadığım şeylerle arama mesafe koymak beni rahatlatıyor. Dikiş makinesi aldım, kendi diktiğim kıyafetleri giyeceğim zamanı heyecanla bekliyorum.

Geçtiğimiz yaz iki büyük markanın reklamında yer aldın. Bir tanesiyle de yaz turnesi yaptın. Konserlerde hayranlarının sana verdiği önemi gözlerimle gördüğüm için bununla ilgili bir soru sormak istiyorum. Sosyal medyadan yapılan yorumları ne kadar takip ediyorsun? Seni en çok etkileyen hayran yorumunu neydi?

Hislerimiz karşılıklı ve bunu korumaya dikkat ediyorum. Kendimi birçok sebepten ötürü kötü hissettiğimde gördüğüm bir mesaj, bir yorum günümü güzelleştirebiliyor. Bu mesajları ve ilgiyi çok saf buluyorum. İstanbul’dan birkaç dinleyicim var mesela, beni hiçbir şehirde yalnız bırakmıyorlar. Bu, çok özel bir his.

Seni daha önce hiç dinlememiş birine denk geldin diyelim. Müziğini anlaması ve seni tanıması için hangi üç şarkını önerirdin bu kişiye?

Müziğimi anlaması için ‘Suçlarımdan Biri’, beni tanıması için ise ‘Sür Eve’ ve ‘Dua’.

Güneş’in bir günü nasıl geçiyor? Rutinlerin var mı? Spor, sağlık, bakım anlamında nasıl birisin? Planlı mısın yoksa daha spontane mı yaşıyorsun gününü?

Aslında işimden dolayı her gün evimde uyandığım düzenli bir hayatım yok. Ben de rutinlerimi buna göre kurdum ve bu düzensizliğin içinde bir düzen yarattım. Kendimle ilgilenmeyi, bakım yapmayı seviyorum. Evde boş olduğum zamanlarda film izlemeyi, yemek yapmayı ve köpeğimle yürüyüşe çıkmayı çok seviyorum. Spontane planlara da bayılırım, keyfim yerindeyse hiç üşenmem.

Müzik yapmasaydın, sanatın hangi dalıyla ilgilenirdin? Sanatçı olmasaydın, hangi mesleği tercih ederdin?

Farklı bir sektörde çalışmak istemezdim sanırım. Tiyatro ve moda da beni içine çekiyor. Kostümler, farklı kimlikler, seyirciye aktardığın duygular… Kendimi en iyi ifade ettiğim yer sahne bence.

Şimdi seni farklı bir koltuğa oturtuyoruz: Yolun henüz başında, yeni şarkılar üreten bir sanatçının menajeri olsaydın ona ne tavsiye ederdin?

Aceleci olma, rehavete kapılmadan ilerlemeye çalış. Tecrübe sahibi insanların öğütlerine kulak ver ve bolca üret. Müzik üret, fikir üret, hayal kur. Üretim olmazsa, diğer konuştuğumuz hiçbir şeyin önemi yok.

Son sorum senin bir hayalinle ilgili. Bunu sormak, beni de acayip heyecanlandırıyor. Katıldığın iki farklı programda, Madison Square Garden’da sahne almayı hayal ettiğinden ve basamak basamak oraya doğru gittiğinden bahsetmiştin. Diyelim ki, şu anda Madison Square Garden’dayız ve az sonra sahneye çıkacaksın. Söyleyeceğin ilk ve son şarkılar hangileri olurdu?

Çok tatlı bir soru, cevaplamak zor olacak. Eğer tam şu anda orada olsaydık ilk şarkım ‘Pop’, son şarkım ‘Suçlarımdan Biri’ olurdu.