Yeni albümün çıkması neden bu kadar uzun sürdü? Bu soruyu biraz da bu beklentiyle yanıp kavrulan hayranlar için soruyorum.
Pandemi zamanı çoğu kişi gibi ben de olan biteni anlamaya çalıştım. Dünyanın durması önceleri beni rahatlatmıştı ancak sonradan tekrar içimi bir şey yapmıyor oluşun huzursuzluğu kapladı. Hayata ilham alma ve üretim moduyla bakmayınca bu kas zayıflıyor bence. Sonradan fark ettim ki müzik yapmak kendi zamanının ruhuyla ve nasıl biri olmak istediğinle doğrudan alakalı. Arzularımı, benliğimi kendi zamanımla senkronlamam gerekiyormuş herhalde. Şimdi bakınca bunu söyleyebilirim. Ayrıca iki albümden sonra farklı bir çalışma tarzı bulmak durumundaydım. Bu duraksamadan sonra hem sahnemizi geliştirmek istedim, hem de aynı anda birbirimizden besleneceğimiz yeni insanlarla tanışma arayışındaydım. Kendim dahil, müzikal çevremde de bu motivasyon eksikliği ve tükenmişliğin geçmesi zaman aldı.
Yakın zaman önce X’te yeni albüme dair bilgiler paylaştınız. Adının neden ‘Madalyon’ olduğunu biraz anlatabilir misiniz? Tabii içeriği ve yayın tarihi gibi detaylar da belliyse duymak isteriz.
Yıllar içerisinde dinlediğim, etkilendiğim bir sürü şey oldu. Jakuzi’nin doğasına yakın olarak bu karışımın hepsinde kendime yakın bir şey buldum. Aslında çok fazla fikir denedim ve çoğunu kullanmadım. Birbirinden ayrışan iki farklı küme oluştu. Bunu da iki bölümlü bir albüm olarak kurguladım. İlki daha lo-fi synth-pop, post-punk’a yakın. İkinci bölüm ise daha stüdyo albümü diyebileceğimiz yer yer yaylıların olduğu french pop-house sularında gezen bir albüm. Madalyonun iki yüzünü, bu süreç içerisinde hayal ettiğim iki farklı mod olarak ayırdım. ‘Sür Beni’ ve ‘Yarım Kalan’ ise bu iki albümden çıkan tekliler oldu.
‘Madalyon’ önceki soruda anlattığım zamanlardan beri hep aklımda olan bir imge. Aslında bunu hâlâ söyleyecek bir şeylerimin olduğunu, hayatla olan al-ver dengemin devam ettiğini kendime hatırlatarak canlı ve keyifli hissettiğim bir ödüllendirme mekanizması olarak kurdum. Kendini ortaya koyup, gerçekleştirmeye çalışırken hayatından insanları çıkması, hatırlamak, veda etmek... Tüm bunların insani bir efor ve ilaç olması fikri madalyonun duygusunu oluşturdu. Çıkan albümleri hayatımın yer işaretleri olarak görüyorum. Bu benim almanağım gibi biraz.
‘Hata Payı’ndan bugüne uzun zaman geçti. Tüm konserleriniz halen hıncahınç kalabalık oluyor. Jakuzi’yi kurarken sadık bir hayran kitlesi edinmeyi, böylesine bir başarı yakalamayı bekliyor muydunuz?
Beklemiyordum. Sadece hayalini kurmuştum. Kendimi şanslı görüyor ve onlarla bir bağımın olduğunu hissediyorum.
Festivalde sahne almak mı yoksa solo konserler mi sizin için daha çekici?
İkisi de. Festivalde başka müzikleri dinleyebilmek ekstra eğlenceli ve sosyal bir şey.
Konser öncesi sizi ne havaya sokar? Yüksek enerjili bir konserden sonra o adrenalini düşürmek için ne yapıyorsunuz?
Sahne arkadaşlarımla huzurlu olmak ve işlerin teknik anlamda yolunda gittiğini bilmek. Konser sonrası genelde sohbet ediyoruz, herkes kendi halinde nefes alıyor. Özel bir şey yapmıyoruz sanırım.
Bugüne kadar unutamadığınız konser anınız nedir?
John Maus ile Berlin'de çalmak sanırım.
Hayatta tahammül edemediğiniz üç şey nedir?
Üç mü? Çok zor üçe indirgemem. 'Only good vibes' diyeyim.
Son dönemde gündemde olan sokak hayvanları yasa tasarısı hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Köpeğiniz Üzüm’ün hayatınızdaki etkisini sorsam neler söylersiniz? Hayatınızda neleri değiştirdi?
Bir şeyi denetlemek ve onların şartlarını iyileştirmek varken, bu bana çok şefkatsiz ve gaddar geliyor. İçinde insani duygular barındırmayan insanların kendi vatandaşlarını da sevdiğine inanmıyorum. Sokak hayvanları bizimle iç içe yaşayan, dünyanın sadece bize ait olmadığını gösteren, yaşam hakkı tartışılamaz varlıklardır. Ülkemizde hayvana eziyet ve tahammülsüzlük zaten utanç verici şekilde fazla. Dediğim gibi bunu insana değer verişin bir yansıması olarak görüyorum. Ben Üzüm ile iki senedir birlikteyim. İçimde bu kadar sevgi olduğunu bilmiyordum. Her şeye bakış açımı etkiledi. Onun sadeliği ve olağanlığı beni rahatlatıyor ve mutlu ediyor.
İstanbul’da gitmekten keyif aldığınız restoran, kafe ve barlar hangileri? İki günlük bir İstanbul turuna çıksanız nereye gidersiniz?
Kesinlikle Heybeliada. Şu anda ‘Madalyon 1'i Büyükada'da kaydediyoruz. Adalar beni tarihiyl ve yolu buraya düşen Türk şairleriyle çok besliyor. Bu albümde sürekli onlardan ilham aldım. Tekrar dönüp okudum yeni bir gözle. Yazdıklarımı özellikle onlara yakın buluyorum. Orhan Veli, Ece Ayhan, Behçet Necatigil…
Son zamanlarda en çok dinlediğiniz üç şarkı?
Wings - ‘Arrow Through Me’, Ariel Pink – ‘Time to Live’, Sega Bodega – ‘Set Me Free, I’m an Animal’.
Guilty pleasure olarak nitelendirdiğiniz isimler var mı?
Guilty pleasure’ım yok sanırım. Ya seviyorum ya sevmiyorum. Birçok şey dinlediğim için alakasız gözükebilecek şeyler de dinliyorum. Gerçekten böyle bir kategorim yok.
Babylon Soundgarden’a çok kısa bir süre kaldı. Bu sıcak İstanbul yazında unutulmaz bir konser olacağına eminim. Festival için gün sayan dinleyicilerinize ne söylemek istersiniz?
Müthiş bir lineup. Yılın en güzel festivallerinden biri. Dahil olduğumuz için mutluyuz. Orada görüşmeyi iple çekiyoruz.