Müziğiniz saykodelik, funk ve kozmik ritimleri birleştiriyor. Bu türlerin birleşimine nasıl yaklaşıyorsunuz? Her parçada belirli bir hava yaratmaya mı çalışıyorsunuz?
Sanırım en çok istediğimiz şey, insanları evde rahatlatmak ve konserlerde ritim tutmalarını sağlamak. Şarkılar bu iki dünya arasında hareket etmeye çalışıyor.
Yaratıcı sürecinizi nasıl tanımlarsınız? Daha çok doğaçlamaya mı yoksa yapılandırılmış kompozisyonlara mı odaklanıyorsunuz?
Genelde davul ritmiyle başlıyoruz, ardından bas geliyor, üçüncü sırada gitar var. Bazen bir şarkı vokal isterse, söylüyoruz, ama her zaman gerekli değil. Yapılandırılmış kompozisyona odaklanıyoruz, doğaçlama ise daha çok canlı performanslarda önemli!
Saykodelik unsurlar hem ses hem de canlı performans açısından müziğinizde nasıl bir rol oynuyor?
Sanırım herkesin saykodelik "ses" kavramına dair kendi tanımı vardır. Benim için bu, Grateful Dead’in caz tarzı akıcı doğaçlamalarıdır; Dark Side of the Moon’dan (onu da severim) daha keşifçi ve uzaysaldır. İzleyici izin verdiğinde, müzikle daha eğlenceli ve keşifçi olabiliyoruz. Bu benim için saykodelik demek; yine de tüm müziğin saykodelik olduğunu düşünüyorum, çünkü zihninizi değiştirir.
Kolombiya’da büyümek sesinizi nasıl etkiledi? Latin Amerika müziğinden çalışmalarınıza dahil ettiğiniz belirli müzikal gelenekler veya unsurlar var mı?
Kolombiya’da insanlar dans etmeyi sever; eğer müziğiniz dans edilebilecek bir şey değilse, bu büyük bir sorundır. Bu durumun bizi bilinçaltında her zaman etkilediğini düşünüyorum. Kolombiya ayrıca çok saykodelik bir yer! Yerli kültürler burada yüzyıllardır güçlü şifalı bitkiler kullanıyor.
Müziğiniz dünya çapında bir dinleyici kitlesine ulaştı. Köklerinizi, uluslararası turnelerde karşılaştığınız sesler ve etkilerle harmanlamayı nasıl başarıyorsunuz?
Coğrafi köklerimize bağlı bir grup olmaya çalışmadık. Tüm dünyadan müziğin bilgisayarlarımızda ücretsiz olarak mevcut olduğu bir dönemde büyüdük. Bu, 2004-2008 yılları arasında YouTube’da oldu ve evde bir İskenderiye Kütüphanesi’ne sahip olmak gibi hissettirdi. Bir örnek, 60’lar ve 70’lerde Türk müzisyenlerin geleneksel Türk ezgilerine rock/saykodelik bir yorum kattığını keşfetmemiz. Erkin Koray, Barış Manço, Selda Bağcan gibi büyük ustalar var; bu müzikler, kendi ülkemizden duyduğumuz herhangi bir müzik kadar bizim için önemli.
Yüksek enerjili canlı performanslarınızla tanınıyorsunuz. Zorlu MIX Festival’deki performansınızdan hayranlar neler bekleyebilir?
Türkiye’ye bir müzikal aşk mektubu; bu kadar kıtalar arasında yer alan eklektik bir ülkenin müziğini ve tarihini seviyoruz.
Festivallerde ve konserlerde özellikle kalabalığın enerjisinin daha küçük mekanlardan farklı olabileceği durumlarda bir canlı set için nasıl hazırlık yapıyorsunuz?
Bir süredir büyük Amerikan festivallerinde çalıyoruz (Austin City Limits, Outside Lands), dolayısıyla büyük sahnelerin havasına alışkınız. Bazen küçük bir kalabalık büyük bir enerjiye sahip olabilir; bazen de büyük bir kalabalık bunun tam tersi olabilir, asla tam olarak hazırlıklı olamazsınız!
Stüdyoda veya turnede birlikte çalışırken yaşadığınız, müziğinizi etkileyen unutulmaz hikayeleriniz var mı?
Tennessee’de bir adam bizi ailesiyle birlikte evine davet etti ve turnemiz için bize bir gitar ve bas hediye etti. Müziğin onu çok etkilediğini belirttiği için bu hediyeyi vermekten çok mutluydu. Ona sonsuza dek minnettarız!
Gelecekte iş birliği yapmayı hayal ettiğiniz sanatçılar veya prodüktörler var mı?
Sade, Bootsy Collins, Selda Bağcan.
Festival ve turnelerin ardından BALTHVS için sırada ne var? Yeni müzikler ya da belki tarzınızda bir değişiklik bekleyebilir miyiz?
Evet, bu turneyi bitirmeyi ve kendimize ait diyebileceğimiz bir sound bulmaya geri dönmeyi çok istiyoruz.
Özellikle heyecanlandığınız, sıradaki özel projeler veya iş birlikleriniz var mı?
Bu uluslararası turlar ve müzik yapımı bizi oldukça meşgul tuttu, şimdilik planımız bu! Bu kadar kısa sürede dünyanın pek çok yerini gördüğümüz için minnettarız.
Hayranlarınızın hakkınızda bilmediği bir şey var mı?
Balthazar Fransızca konuşuyor, Johanna’nın bir sabun şirketi var, Santiago bir sosyolog.
Müzisyen olmasaydınız, bugün ne yapıyor olurdunuz?
Doğada daha fazla vakit geçirirdik!