Palm Springs / Yarın Yokmuş Gibi
Palm Springs / Yarın Yokmuş Gibi

Çevrimiçi yeniler

Son dönemde dijital platformlara gelen yeni filmler...

Reklâm

Palm Springs / Yarın Yokmuş Gibi

‘Saturday Night Live’ kadrosunun eski üyesi Andy Samberg, ‘How I Met Your Mother’ın annesi Cristin Milioti ve ‘Groundhog Day / Bugün Aslında Dündü’yü anımsatan bir zaman paradoksu. Bu üç özelliğinden biri bile ilginizi çektiyse, ‘Palm Springs’e şans verin. Film aslında Ağustos’ta vizyona girmiş ama pandemi nedeniyle hak ettiği ilgiyi görememişti. Sundance Film Festivali’ndeki gösteriminden sonra rekor fiyata dağıtımcı bulan bir komedi daha iyisini hak ediyor tabii ki. Yönetmen Max Barbakow’un ilk uzun metrajı, romantik komedi sevmeyenlerin bile gönlünü çalacak bir öykü anlatıyor.

Google Play Store’dan satın alınabilir, Apple TV ve iTunes uygulamalarından satın alınabilir ya da kiralanabilir. 

One Night in Miami

Sene 1964. Gelecekte Muhammed Ali adını alacak efsanevi boksör Cassius Clay, çok önemli bir unvan maçının gecesinde üç dostuyla buluşuyor: Soul müzisyeni Sam Cooke, NFL oyuncusu Jim Brown ve insan hakları savunucusu Malcolm X. Kapalı kapılar ardında neler olup bittiği tam olarak bilinmiyor ancak bu dört ismin dünyaya damgasını vurduğu belli. ‘Soul’un yazarlarından ve yönetmenlerinden biri olan Kemp Powers, işte bu geceden esinlenen bir tiyatro oyununa imza atmıştı. En son ‘Watchmen’ dizisiyle gündeme gelen oyuncu Regina King, bu oyunu beyaz perdeye uyarlamak için ilk kez yönetmenlik koltuğuna geçiyor. Belli ki King, kamera önündeki deneyiminin de etkisiyle oyuncu yönlendirmeyi çok iyi biliyor, çünkü başroldeki dört ismin performansları sayesinde film su gibi akıyor.

Amazon Prime Video’da. 

Missing Link / Bay Link: Kayıp Efsane

Geçtiğimiz aylardaki vizyon çıkarması gözden kaçmış olabilecek bir film daha. İki-üç yılda bir kalburüstü animasyonlar yayınlayan Laika’nın 2019 tarihli yapımı ‘Missing Link’, Ekim ayındaki kısa vizyon turundan sonra şimdi dijital ortamlarda. Yine Laika prodüksiyonları olan ‘ParaNorman’ ve ‘Kubo and the Two Strings / Kubo ve Sihirli Telleri’ne imza atmış Chris Butler filmin yazarı ve yönetmeni olarak karşımıza çıkıyor. Evrimin kayıp halkası koca ayağın ailesini arayışını anlatıyor ‘Missing Link’. Ancak bu canavar, korkutucu görüntüsünün aksine hayli iyi yürekli ve arkadaş canlısı. 7’den 70’e herkesi eğlendirebilecek, ama o kadar da akılda kalıcı olmayan öyküsünden daha ilgi çekici bir yönü var bu filmin. Diğer Laika filmlerinde olduğu gibi, kukla ve stop motion teknikleri teknolojiyle harmanlanarak görsel bir şaheser meydana getiriyor. Animasyon teknolojilerine ilgi duyan herkes izlemeli.

Google Play Store’dan ya da Apple TV ve iTunes uygulamalarından satın alınabilir. 

Pieces of a Woman

2014 tarihli ‘White God / Beyaz Tanrı’nın yönetmeni Kornél Mundruczó ülkesi Macaristan’da tiyatro yapımlarıyla da tanınan bir isim. Mundruczó bu filmle kendi oyunlarından birini beyaz perdeye uyarlıyor. Yaklaşık yarım saatlik, uzun ve acı dolu bir doğum sahnesiyle açılıyor ‘Pieces of a Woman’. Filmin devamı, söz konusu doğumda ortaya çıkan komplikasyonlar üzerine kurulu. Netflix prodüksiyonlarından alışılmadık biçimde izlemesi zor bir film, ancak bilinçli bir tercih bu. Kederi ve yası aktarırken seyirciyi rahatsız etmekten kaçınmıyor Mundruczó. Bu deneyimden ne kadar memnun kalacağınız ise, ‘acı’ sevip sevmediğinize bağlı. Bunca acıdan en çok memnun kalan kişi ise başroldeki Vanessa Kirby olmalı. Filmin en büyük albenisi olan performansı, Kirby’ye Venedik Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü kazandırdı.

Netflix’te. 

Train to Busan Presents: Peninsula / Yarımada

‘Train to Busan / Zombi Ekspresi’nin devam filmi. Dünya çapında başarılı olan böyle bir filmin devamının gelmesi kaçınılmazdı, yönetmenin ise aynı isim yani Sang-ho Yeon olması da umut vericiydi. Ancak sonuç ilk film kadar etkileyici değil. ‘Train to Busan’ bir tren içinde geçen öyküsüyle, kısıtlı alanını avantaja çevirirken ‘Peninsula’ prodüksiyon açısından çıtayı yükseltiyor ve Kore Yarımadası’nı mesken ediniyor. Özenle tasarlanmış aksiyon sahneleri olsa bile, aşırı melodramatik ayrıntılar göze batıyor ve genel olarak pek yaratıcılık sergilemiyor. Heyecanlı zombi filmlerini sevenler için çerezlik bir seyir, ama ilk filmi tekrar izlemek daha iyi bir fikir olabilir.

Google Play Store’dan satın alınabilir, Apple TV ve iTunes uygulamalarından satın alınabilir ya da kiralanabilir.

I Care a Lot

‘I Care a Lot’, ne kendisini ne de ana karakterlerini sevip sevmemenizle ilgilenmiyor. Filmin amacı, sinirinizi bozup ana karakteri Marla’yı çekiştirmenizi sağlamak adeta. Rosamund Pike’ın canlandırdığı Marla, tatlı yaşlıların vasiliğini üstlenip onları dolandıran, fırsatçı bir avcı. Ancak gözüne kestirdiği teyzelerden biri, Marla’nın başını belaya sokuyor ve kimin tarafını tutacağınızı bilemediğiniz bir savaş başlıyor. Yönetmen J Blakeson (‘The Disappearance of Alice Creed’) ve başrol oyuncusu Pike’ın (‘Gone Girl / Kayıp Kız’) kariyerlerine damga vuracak bir yapım ‘I Care a Lot’. Blakeson seyircinin ilgisini böyle bir filmle yakaladığı için kara mizah türüne sadık kalırsa, Pike da bundan sonraki rollerinde ‘sert ve acımasız kadın’ imajını üzerinden atamazsa şaşırmayız.

Netflix’te.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm