Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi alırken fikir değiştirip tiyatro yapmaya başlayan Buğra Gülsoy’u çok yönlü kariyeriyle tanıyoruz. Kıbrıs Devlet Tiyatrosu’nda sahneye çıkan oyuncu, sahne tozunu bir süre boyunca kurucularından olduğu Tiyatro Kutu’da yuttu. Yeteneği onu ekranlara taşıyınca ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ ve ‘Kuzey Güney’ gibi reytingleri bol televizyon dizilerinde rol aldı. Beyaz perdede de karşımıza çıkan Gülsoy’un adına geçtiğimiz aylarda gösterime giren ‘Acı Tatlı Ekşi’, ‘Mutluluk Zamanı’ gibi filmlerin kredilerinde senarist olarak da rastladık. Bununla da kalmadı, yönetmenlik de yaptı Gülsoy. Serhat Teoman ile birlikte yönettiği ‘Mahalle’ 36. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümünde yer aldı. ‘Mahalle’yi festivalde kaçırdıysanız, önümüzdeki ay vizyona gireceğinin müjdesini de verelim.
Fotoğraf: Cem Talu
Gülsoy bu ay Serra Yılmaz’ın ilk kez yönetmen koltuğunda oturduğu ‘Cebimdeki Yabancı’ ile tekrar sinema izleyicisinin karşısına çıkıyor. Üstelik film için fiziksel bir değişim geçirdi ve bıyık bıraktı. Belçim Bilgin’den Çağlar Çorumlu’ya, Serkan Altunorak’tan Şebnem Bozoklu’ya başarılı oyuncuların rol aldığı filmin fragmanlarından birinde karakterlerin bir Sezen Aksu şarkısı eşliğinde dans ettiğini görüyoruz. Her ne kadar eğlenceli bir topluluğa benzese de, fragmanı izlerken insanın içine bir şeylerin zıvanadan çıkacağına dair bir şüphe düşmüyor değil. Çetrefilli kadın erkek ilişkilerinin sinyalini veren fragmanlar, filmi fazlasıyla merak etmemize sebep oluyor. Bu noktada, fragmanlarda duyduğumuz Sezen Aksu’nun ‘İhtimal Ki’ parçasını film için özel olarak bestelediğini not düşmek gerek. Teknolojinin hakimiyetini bir arkadaş grubu üzerinden hem esprili hem de gerilimli bir şekilde sorgulayan filmin senaryosunu Murat Dişli kaleme aldı. Yapımcıları arasında ise Ferzan Özpetek de var. İtalya’da gişe rekorları kıran ‘Perfetti Sconosciuti’ filminin bir uyarlaması olan ‘Cebimdeki Yabancı’nın vizyon serüveni vesilesiyle konuştuğumuz Gülsoy sorularımıza kısa ve öz cevaplar verdi.
Oyuncu bir yönetmenle çalışmak nasıl? Serra Yılmaz ile karşılıklı meslektaş empatisine sahip olmak beraber çalışmanızı ve ekibi nasıl etkiledi?
Oyuncu bir yönetmenle çalışmak, duyguların daha da derinlerine inmenizi sağlıyor. Sadece oyun sırasında değil, set ortamında da sizi anlayan biriyle çalışmak çok güzel bir tecrübeydi.
Akıllı telefonlara düşkünlüğümüzün gerçekten evham yapmamızı gerektirecek bir tehlikesi var mı sizce? Yoksa teknolojik gelişmelerin hayatımızda kapladığı yeri fazla mı yadırgıyoruz?
Teknoloji doğru kullanıldığı takdirde insanı geliştiren ve ufkunu genişleten bir şey. Aşırı bağımlılık ve onun üzerinden hayatı oluşturmak sadece teknoloji değil, her şey için geçerli bir durum. Fakat eskiye nazaran insanların daha az konuşmasını ve paylaşmasını sağladığı da göz ardı edilmeyecek bir tehlike.
Sizi ilk kez çok farklı bir tipte görüyoruz. Bıyıkla oynamak sizin için nasıl bir deneyimdi?
Önce kendim istedim fiziksel değişim olmasını, Serra Yılmaz ve Ferzan Özpetek de desteklediler bu fikrimi. Böyle bir tiple seyirci karşısına daha önce hiç çıkmamıştım. Hem ‘Acı Tatlı Ekşi’, hem de Mart’ta vizyona girecek ‘Mahalle’ filmindeki karakterlerden de ayırt edici olmasını istedik. Önce top sakal olmasını düşünüyorduk. En son bıyıkta karar kıldık.
Çok dikkat çekici bir oyuncu kadrosu var filmin. Nasıl geçti çekimler?
Çağlar [Çorumlu], Şebnem [Bozoklu], Serkan [Altunorak], Belçim [Bilgin], Leyla [Lydia Tuğutlu] ve Şükrü [Özyıldız] daha önce hiçbir projede beraber oynamadığım isimlerdi. Her biri izlediğim ve beğendiğim oyuncular. Hepimiz aynı dünya içerisinde kendi kulvarlarımızdaydık. Bu filmde aynı hikaye altında buluşmuş olduk. İyi ki de buluşmuşuz. Film, oyunculuk üzerine kurulu bir yapı üzerine inşa edildi ve en önemli şey oyuncuların arasındaki uyum. Şu an bu filme uyan başka bir ekip daha düşünemiyorum.
Çekimler, turneler ve tanıtım çalışmaları sizin gibi yoğun çalışan bir oyuncunun karşısına günübirlik de olsa sürekli yeni insanlar çıkarıyor olmalı. Kalabalık bir hayat yaşamak insana bakışınızı nasıl etkiliyor?
Özel hayatında evcimen ve az sosyal olan bir insana dönüştürüyor sizi. İş hayatında farklı farklı insanlar ve karakterler tanıyor olmak bir oyuncu için bulunmaz bir nimet.
Oyunculuk beğeni ve iltifata bağımlılık yapar mı? Gördüğünüz ilgi hayatınıza nasıl yansıyor?
İltifata veya başkalarının beğenilerine bağımlı olmak her meslek için geçerli bir durum ve karakterinize göre değişir. Yaptığınız işin başkaları tarafından takdir edilmesi ve beğenilmesi egonuzu okşayan bir durum. Ama hayatınızı işinize değil de beğenilme endişesine göre yaşarsınız bunun ileride size ciddi zararları olacaktır diye düşünüyorum.
Serhat Teoman ile yönettiğiniz ‘Mahalle’ filminde aynı zamanda oynuyorsunuz. Yönetmenlik ve oyunculuk geçişlerinde zihninizde neler olup bitti?
Oyunculuk, kurulan dünyanın parçalarından biri olduğunuz anlamına geliyor. Yönetmenlik ise tüm dünyanın sizin tarafınızdan kurulmasıdır. Büyük resmi düşünürken aynı zamanda küçük resmin içinde olmak zorundasınız. ‘Mahalle’ büyük bir konsantrasyon tecrübesi oldu benim için. Bir dakika önce sahnenin nasıl kurulması gerektiği ile ilgili rejisel konuşmalar yaparken, bir dakika sonra tüm o konuştuklarımı unutup, karaktere bürünmem gerekiyordu. Önce zorlandım, sonra yavaş yavaş keyif almaya başladım.