[title]
Deniz Palas, tarihte hatrı sayılır yerleşim ve ticaret merkezlerinden biri olmuş Galata semtinde ikâmet ediyor. Yeri tam Refik Saydam Bulvarı ve Şişhane ayrımında bulunuyor. Haliç’e hâkim konumunu da belirtmeden geçmeyelim. Apartman, 1920'li yıllarda inşa edilmiş, dönemin mimari özelliklerini taşıyan bir Pera yapısı. Mimar Georges Coulouthros’un yaptığı bina hem cephe düzeni hem de inşaat malzemeleriyle o yılların mimarî üslubunu ve dönemin apartman şemasını yansıtıyor. Art nouveau stilindeki Deniz Palas, özgün yapısı bozulmadan günümüze ulaşabilenlerden... 4200 metrekareye yayılmış binanın zemin ve bodrum haricinde toplam altı katı var. Pervititch haritalarından ulaşılan yerleşim paftasında adı Kirzade Apartmanı olarak geçiyor. Yığma kâgir bir yapı olan Deniz Palas’ın kat döşemelerinde çelik putreller kullanılmış; araları, beton özellikleri taşıyan demir ve çimento harç ile düzenlenmiş. Putreller üzerinde ahşap karkasları ile ahşap döşeme kaplaması bulunuyor. Tavanlarda 1940’lı yılların çalışmaları olan kartonpiyerler var. Apartmanın duvarlarında, kartonpiyerlerin altında ise bir dönem Pera yapılarında çok kullanılmış olan renkli kalem işi kompozisyonlar... Restorasyon çalışmaları 7 Ağustos 2006’da start aldı. 20. yüzyıl başında lüks daireler şeklinde tasarlanıp inşa edilen, şahane manzaralı bu apartman yenilenirken, orijinal yapıyı korumaya özen gösterildi. Özellikle de iç bölümünün orijinal yapısı… Örneğin dairelerin oda sistemi değişmedi, hatta kapı ve pencerelerin orijinal doğramaları bile yerli yerinde duruyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), 13 yıldır çalışmalarını Beyoğlu'ndaki Louvre Apartmanı'nda sürdürüyordu. Bu ay itibariyle İstanbul'un bir başka tarihî binasına; Deniz Palas'a taşınıyor bu ay itibariyle. Deniz Palas bundan böyle, 37 yıldır festival ve etkinliklerle İstanbul'un kültür ve sanatının belirleyicilerinden olan İKSV'nin evi. Bu Deniz Palas’ın İKSV ile ilk buluşması değil. Yıl 2005, 9. Uluslararası İstanbul Bienali’ne ev sahipliği yapmıştı bina. Küratörlüğünü Charles Eche ve Vasıf Kortun’un yaptığı ‘İstanbul’ başlıklı bienal çalışmalarının içinde en ilgi çekenlerden biri sanatçı Michael Blum’unkiydi. Blum ‘The House of Safiye Behar / Safiye Behar’ın Evi’ başlıklı projesinde yarattığı kurgusal bir karakter aracılığıyla izleyicilerin Türkiye tarihinin kuruluş dönemine yeni bir gözle bakmasını sağlamıştı. Binanın giriş katında etkinlik alanları mevcut, biri caddeye cephesi olan bir kafe ve tasarım dükkânı. Burada, bir süredir İKSV’nin üzerinde çalıştığı özgün tasarım ürünleri, sanatçı kitapları gibi nesneler, hediyelik eşyalar, kitaplar satılıyor. Hemen bu dükkânın üzerinde büyük bir performans salonu var. Sahnesi de, barı da, koltukları da hareketli. Her gece konser, dans, tiyatro gösterilerine açık bir kulüp mekânı burası. Asma salonda, alt katta sadece sahne var; içki servisi ve bar üst kattan yapılıyor. 400 kişilik bu mekânda İKSV’nin kapsama alanına giren her türden müzik ve gösteri gerçekleşiyor.Binanın Haliç’e bakan terasında bir restoran var. Borsa tarafından işletilen restoranın adı ‘Peralı’. Manzarasıyla ve yemekleriyle, yeme-içme me-raklılarının ilgisini çekeceğe benzer. Yine teras katında, restoranın üzerinde manzaralı bir bar var. Belli ki bina sadece İKSV’nin ofislerini ağırlamıyor, kültürel bir merkez olarak sürekli geleni gideni, oturup kalkanı eksik olmayan faal bir merkeze dönüşmüş. Binanın farklı mekânlarında, uluslararası bienal ve sergilerde başarılar kazanmış 26 çağdaş sanatçının özel olarak ürettiği yapıtlar yer alıyor. Bunlardan bir tanesi, binanın hemen girişindeki Sarkis’in ünlü avizesi. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı yeni binayı ‘İKSV’nin yeni büyük aşaması’ olarak niteliyor. “Uluslararası ilişkilerimiz arttığı için gelen gidenin sayısı da artıyor. Yeni bir yere çıkalım istedik, tabii kültür değeri olan bir bina olsun istedik ve Deniz Palas’ı satın aldık” diye anlatıyor süreci.