Bonjouk Studio
Bonjouk Studio
Bonjouk Studio

Doğal Taşlarla Nefis Tasarımlar

“Bonjouk Studio tam bir Akdeniz çocuğu.”

Reklâm

Bonjouk Studio imzalı takılar şahane renkleri ve doğal taşlarıyla gönlümüzü çaldı. Markanın kurucuları Deniz Kahraman ve İdil Ertem’den Bonjouk Studio’nun hikayesini dinledik.

Reklamcı ve dijital pazarlama uzmanı iki arkadaş olarak güçlerinizi birleştirdiniz ve Bonjouk Studio’yu kurdunuz. Tasarım dünyasına girme fikri nasıl ortaya çıktı? Hep hayaliniz miydi takı tasarımı?

Deniz Kahraman: Bonjouk Studio’yu uzun yıllar reklam ve pazarlama sektörlerinde Türkiye’nin önde gelen şirket ve reklam ajanslarında çalıştan sonra kurduk. Yollarımız kesiştiğinde birimiz Londra’dan Türkiye’ye yeni dönüş yapmıştı, diğerimiz de yazarlık yapıyordu. Birbirinden güzel ve değerli markaların büyüme yolculuklarında farklı görevlerde rol aldıktan sonra, ikimiz de artık yepyeni bir markayı sıfırdan ellerimizle büyütmeyi hayal ettiğimiz bir noktadaydık. Tam bu noktada tecrübelerimizi ve güçlerimizi birleştirerek Bonjouk Studio’yu kurduk. Kahve içerken verdiğimiz açık ara en iyi karardı. Sıcak bir Akdeniz hikayesi anlatmak için yola çıktığımız; beklenmedik, neşeli ve sıcakkanlı bir tasarım yaklaşımını doğal taşlar ve el emeğiyle hayata geçirdiğimiz markamız bugün iki buçuk yaşında.

Bonjouk Studio’da nasıl bir görev dağılımınız var? Takıların tasarımları kime ait? Malzemeleri yani doğal taşları nasıl seçiyorsunuz?

Deniz: Doğal taşlarımızı tek tek elde İdil’le birlikte seçiyoruz. Bazen saatlerimiz taş seçerek geçiyor. Takılarımızda gördüğünüz her bir taş elimizden geçiyor diyebilirim. Tasarım İdil’de, pazarlama ve iş geliştirme bende. Ama her konuda birbirimize danışarak ilerliyor, birlikte karar veriyoruz.

Takılarınızın en önemli özellikleri doğal taşlardan yapılmaları ve ev kadınları tarafından elde üretilmeleri. Doğal taş kullanmaya ve üretim sürecinin bir kısmını ev kadınlarına devretmeye nasıl karar verdiniz?

Deniz: Tasarımlarımızda doğal taşları kullanmayı çok seviyoruz çünkü insanlar onları her ne kadar kesip belli şekillere sokmaya çalışsalar da doğaları gereği hepsi birbirinden farklı, biricik. Bu muzip sayılabilecek mizaçları, bize tasarımlarımızda yakalamayı istediğimiz o oyuncu hatta çocuksu alanı açıyor. Renkle ilişkimizi heyecanlı ve maceraya açık tutuyoruz. Doğal taşların derin mücevher tonlarından uçuk pastellere varan muazzam paletlerine hayranız. Renkleri beklenmedik ve kontrastlı şekillerde yan yana getirmeyi çok seviyoruz. Tekdüze ve sıra sıra dizilmiş bej taşların arasına kocaman kırmızı bir mercan fırlatmaya, o beklenmedik uyumu yakaladığımız anlara bayılıyoruz. Kendi işimizi kurarken, başka kadınlara da bir katkı sağlamayı hayal ediyorduk. Bunun için üretim süreçlerimizi en baştan itibaren özellikle ev kadınlarını iş gücüne katıp güçlendirebileceğimiz şekilde yapılandırdık.

Üretimlerinizin bir kısmı ünlü sadekarlara ve değerli metal ustalarına ait. Üretim sürecinizin bu tarafını da biraz detaylandırabilir misiniz?

Deniz: Koleksiyonlarımızı oluştururken usta sadekarlarla çalışıyoruz. Kapalıçarşı’nın yüzlerce yıllık tecrübesi ve kusursuz işçiliği nesilden nesle aktarılıyor biliyorsunuz. Biz de bu değerli tecrübeden faydalanabildiğimiz için çok şanslıyız. Bu çok kültürlü deneyim tasarımlarımıza derinlik katıyor. Birlikte tek tek özenle seçtiğimiz doğal taşları kullanarak gümüş kolyeler, bileklikler ve küpeler tasarlıyoruz.

“Bonjouk Studio’da Akdeniz değerlerine inanıyoruz,” diyorsunuz. Nedir bu değerler? Tasarımlarınıza nasıl yansıyor?

İdil Ertem: Bonjouk Studio tam bir Akdeniz çocuğu. Akdeniz denince akla ilk gelen sıcaklık, çabasızlık ve doğal mutluluk halini markanın kalbine yerleştirdik. Yakın bir arkadaşınız gibi samimi, abartısız ama incelikli, zarif ve ahenkli. Tasarımlarımızdan renkleri kullanma biçimimize, bu değerlerin peşinden koşuyoruz. 

Son koleksiyonlarınız olan ‘Charm’ ve ‘Olympia’nın ortaya çıkış süreçlerinden bahsedebilir misiniz? Bu tasarımlara neler ilham verdi?

İdil: Doğal taşların bize sunduğu muazzam güzellik ve genişlikteki renk paletleri, en büyük ilham kaynaklarımızdan biri. Pastellerden derin mücevher tonlarına, farklı doku ve renkleri bir araya getirip kontrastlar ve ışık oyunları yaratmaya bayılıyoruz. Mimari ve geometrik formlardan ilham alıyor ve

bu ögeleri tasarımlarımızda sıklıkla kullanıyoruz. ‘Charm’ koleksiyonu, geometrik formların öne çıktığı, charm’ları ekleyip azaltabildiğiniz, oldukça oyuncaklı ve renkli bir seri. ‘Olympia’ ise ismini aldığı tanrı ve tanrıçalar gibi, nadir taşların kullanıldığı, sınırlı sayıda üretilmiş parçalardan oluşuyor. İkisi de göz bebeğimiz. 

Markanızın ismine nasıl karar verdiniz?

İdil: Çok zor olmadı. Lokal ama uluslararası platformlarda da rahatlıkla kullanılabilir olması bizim için önemliydi. Yakın bir arkadaşım Avustralya tatilinden yeni dönmüştü ve oradan esinle Bonjuk ismini önerdi. Deniz’le kısa süren fikir teatisi sonucu markanın adını Bonjouk Studio koyduk. Yerinde de oldu, çok seviyoruz.

Tasarımlarınızın hedef kitlesi kimlerden oluşuyor? Nasıl bir tarza hitap ediyor ya da yakışıyor sizce Bonjouk Studio ürünleri?

İdil: Denizi, güneşi, yeşili, doğal olanı seven, dikkat çekmekten korkmayan ama bunun için özel bir çaba göstermeyen, hem naif hem canlı, sıcak, feminen, bazen çocuksu ama hep neşeli kadınlara çok yakışır. Her nerede olursa olsun, ruhen Akdeniz güneşi altında çıplak ayak, hiç durmadan dans eden kadınlara hitap ettiğimizi hayal ediyoruz. 

Bonjouk Studio’nun 2022 planları ve hayalleri neler?

Deniz: Bonjouk Studio sadece Türkiye’de değil yurt dışında da çok ilgi gördü. Hong Kong ve Japonya’ya ihracat yapmaya başladık. Avrupa ve Amerika’da da bireysel satışlarımız her geçen gün artıyor. Farklı ülkelerle görüşmeye başladık. Hayalimiz, Akdeniz esintisini takılarımızla tüm dünyaya taşımak.

Tavsiye edilen
    İlginizi çekebilecek diğer içerikler
      Reklâm